28- Allah (cc)’ı nasıl inkar ediyorsunuz ki, siz ölülerdiniz sizi O diriltti. Sonra sizi yine öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve sonunda O’na döndürüleceksiniz.
Rabbimiz gaybi olarak kafirleri, onların Allah karşısındaki küstah tavırlarını ve kötü tınetlerini anlattıktan sonra kelamını hitaba çevirdi (iltifat sanatı.) Bütün insanların imanını dileyerek, akıllarını harekete geçirmek için sorgulayarak, sorarak mantık yollu kelam ediyor.
Düşünün bir defa; siz önceden yok idiniz. Size hayat verdi, yaşıyorsunuz. Her an ölebilirsiniz. Buna karşı koymaya mecaliniz, takatınız var mı? Eceliniz bitmişse, hangi kuvvet sizi hayatta tutabilir? Hayatınızı devam ettirecek rızkı, havayı, suyu ve tüm ihtiyaçlarınızı, tükettiğiniz binlerce nimeti size kim bahşediyor? Hayat meydanına giriş ve çıkışta en ufak bir güce sahip değilsiniz. Bu kadar aciz, bu kadar güçsüz iken, nasıl oluyor da sizi tekrar diriltecek yüce kudreti inkara cüret ediyorsunuz?
Yârı müşfiktir çalar saat beni âgâh ider
Ömrümün her saati geçtikçe bir kez âh ider.
✤ Küfre itecek hususlar:
1- Muhalefet arzusu,
2- Muhalif tarafı gerekli görme
3- Nefse dayalı evhamları haklı göstermek
4- Müşteri gibi sadece kusurları görmek
5- Çocuk tabiatı gibi bahaneler bulmak.
İki kere ihyadan sonra aradan bütün vasıtalar, bütün sebepler kaldırılır. Varlık ve devamı bizzat dest-i kudretten çıkar. Herkes hakiki malikini bilir.
İkinci diriliş sadece insanlara racidir. Haşir ve kıyâmette kâinat tasfiye ameliyatını gördüğü zaman, zıdlar birbirinden ayrılır. Vasıtalar, sebepler, hicap ve perdeler ortadan kalktıktan sonra herkes yaratıcısını görür. Ve hakiki malikine kesin dönüş yapar.
Bu iki âyet bütün dünya ve âhiret ilimlerini bünyesinde saklar. Hayat, hayatın akışı ve hayatın gayesini gösterir. İnsana ait yaratılışın, Allah katındaki kıymeti anlatılıyor. İnsanın yer ve gökyüzü, hepsinden faydalanma hakkı kaydediliyor. Yaratılışın ve yaratıcının delilleri özetleniyor. Allah'ın yaratması, acıması, lütuf ve keremi isbat olunuyor. Özet olarak beşerin ruhu, yeryüzünden gökyüzüne, hissolunandan düşünülene yükseltiliyor ve bu gerçekler karşısında küfür ve inkâra nasıl sapılabileceği bir istifhâm-ı inkârî ile soruluyor.
Bu iltifat sanatındaki belağatın, nezahatin, ulviyetin, ilmîliğin, gerçeğin, ahlâkın parlaklığına ve hoşluğuna hayran olmamak mümkün değildir. Küfür ve küfrânı kötülemek ve insanları ondan uzak tutmak için bu sorudaki etkinin şiddeti ne kadar büyüktür!
Yüz yaşındaki bir Necran'lı ashabtan birine gelir. O da ihtiyara dünyayı nasıl bulduğunu sorar. İhtiyar şu cevabı verir:
- Bolluk yıllarını sıkıntı yılları, günler günleri, geceler geceleri kovaladı. Doğanlar doğdu, ölenler öldü! Doğanlar olmasa insan soyu tükenir, ölenler olmasa dünya insanlara dar gelir.
Bunun üzerine ashap ihtiyara dedi ki:
- Ne dileğin varsa söyle!
- Geçen ömrü geri getirebilir, yahut yaklaşan eceli savabilir misin?
- Buna gücüm yetmez.
- O halde benim sana ihtiyacım yok!
Ey insanlar, insan adını taşıyanlar ve özellikle ey kâfirler, ey münafıklar, ey fâsıklar! Allah'a nasıl nankörlük eder de ilmî ve amelî inkâra sapabilirsiniz? Halbuki hepiniz, başlangıçta ölü idiniz, o zaman şahsî olarak neyiniz vardı? Bir nutfe olduğunuzu hatırlayınız!.
Ölülerin kabre taşındığı gibi öteye beriye taşınıp duruyordunuz. Böyle iken Allah size hayat verdi. Nefes alıp veren, gıdalanan, duyan, düşünen, istediği işi yapan, çevresindeki olaylara fizikî ve ruhî kuvvetleriyle dayanan, karşı koyan bir insan olarak yarattı.
İnsaf edin, siz faydası dokunacağını sandığınız kimselerin karşısında iki büklüm eğilirsiniz. Halbuki düşünecek olursanız, bu hayatın sizin kendi malınız olmadığını anlarsınız. O halde bu hayatı size bahşeden Allahu Teâlâ'yı nasıl inkâr eder ve O'na nasıl nankörlük edersiniz?
Hem siz bu hayatı o kadar benimsemeyiniz. Çünkü Allah bundan sonra sizi yine öldürür, öldürüyor ve öldürecek. Öldürdükten sonra yine diriltecektir.
Buradaki ‘sonra sizi diriltir’, kabir hayatı ile de, kıyâmetten sonra dirilme ile de tefsir edilmiştir.
Sonra hepiniz ona döndürüleceksiniz. Bu ilk hayatta ne huy, ne amel kazandınızsa, ona göre tartıdan geçecek, mükâfat veya cezasına ereceksiniz. ‘Kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür. Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür.’ (Zilzâl, 7-8) sırrı ortaya çıkacaktır. Ve o zaman cennet ve rızâ ehli: ‘Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.’ (Zümer, 75) diyecektir.
✤ Küfrün direkleri
● Cefa, hakkı, âlimleri küçümseme.