37- Derken Adem Rabbinden bir takım kelimeler aldı (belleyip yalvardı). Allah (cc) da tevbesini kabul etti. Çünkü Allah (cc) tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.
Hz. Âdem uzun yıllar nedâmet ateşiyle yandı. Gözyaşları sel oldu. Rabbine yalvarıp niyaz etti. ‘Bi hakkı muhammedin iğfır li; Muhammed (sav) hakkı için beni affet!’
- Ya Âdem, Muhammed’i nerden tanırsın?
- Canım tenime geldiğinde, arşın sütunlarında Zâtının isminin yanında onun ismi yazılıydı. Anladım ki O, nezdinde çok kıymetli olmalı.
- Evet, o senin zürriyetinden; senden sonra gelecek son Nebi. Ama o, ilk nurunu yarattığım, âlemlere rahmet olan nebiyi âhir zamandır. Seni onun hatırına affettim.
Hz. Âdem birtakım kelimelerle imtihan oldu. Bu kez imtihanı kazandı ve tevbesi kabul oldu. Çünkü Rabbisi tevbeleri kabul eden, çok merhamet sahibidir.
Merhamet kıl hâlime, etme perişan yâ Kerim
Rahmetin çok, eyledimse cürm ü isyan yâ Kerim
Sen dedin ‘Lâ taknatu min rahmetillâh’ ey Hüdâ
Kesmezem Senden ümidim eyle ihsan yâ Kerim. (Mehmet Şevket)
Hz. Âdem, bu günahına pişman olup Allah'a yönelerek tevbe etmek istediğinde, Allah'tan bağışlanma dilemek için uygun kelimeler bulamadı. Allah da, pişman olduğu için ona acıdı ve gerekli sözleri öğretti. Hz. Âdem, Rabbinden öğrendiği kelimelerle pişmanlığını itiraf etti. Rabbine Rabbinin kelimeleriyle duâ ettiler. Rabbimiz rahmetinden affetmek için kendisine nasıl yalvaracağımızı da öğretiyor.
Hz. Âdem'in Allah’tan aldığı kelimeler: ‘Sübhaneke Allahümme ve bîhamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke lâilâhe illâ ente zalemtü nefsi fağfirlî innehû lâ yağfiru’z zünübe illâ ente / Ey Allah’ım! Seni ortaktan hamdinle tenzih ederiz. Sen'in ismin (zatın) ortaktan ve eksiklikten uzaktır. Sen'den başka ilâh yoktur. Nefsime zulmettim. Beni affet. Şüphesiz Sen'den başka günâhları affedici yoktur.’
Bu kelimelerin şu âyetler olduğu kanaati daha kuvvetlidir: ‘ رَبَّـنَا ظَلَمْنَا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرٖينَ / Ey Rabbimiz! Nefislerimize zulüm ettik. Eğer bizi affedip bize merhamet etmezsen, kesinlikle biz zarar edenlerden oluruz.’ (A’raf, 23)
Burada Hz. Âdem'in durumundan bahsedilip, Hz. Havva’dan bahsedilmemektedir. Çünkü Hz. Havva, hükümde Âdem (as)’a tâbîdir.
Bundan ötürüdür ki, Kur'an ve Sünnet'te çoğu kez sadece erkek sigasıyla hükümler zikredilir. Kadınlar hakkındaki hükümler de tab'an bilinir. Dini konularda da erkek hanımından sorumludur ama, kadın erkeğinden sorumlu değildir.
Tevbe, Ne Zamana Kadar Kabul Olunur
Resûl-i Ekrem (sav)’in âhirete irtihalleri zamanında Cebrail (as) geldi ve Peygamber Efendimiz (sav)’e hitaben:
- Yâ Muhammed! Cenâb-ı Hakk sana selâm ediyor. ‘Ümmetinden kim ölmeden bir Cuma evvel tevbe ederse ben onun tevbesini kabul ederim’ buyuruyor, deyince Allah’ın Resûlü (sav):
- Bir Cuma çoktur, buyurdu.
Hz. Cebrail gitti ve sonra tekrar döndü.
- Cenâb-ı Hakk, ‘Kim ölmeden bir saat önce tevbe ederse, ben onun tevbesini kabul ederim’ buyuruyor, deyince Allah Resûlü (sav):
- Bir saat de çoktur, buyurdu.
Cebrail (as) tekrar gitti ve sonra yine döndü:
- Yâ Muhammed! Allah (cc) sana selâm ediyor ve buyuruyor ki: ‘Bir saat çok ise, can boğaza gelip de dili ile tevbe etmesi mümkün olmayıp benden hayâ ederek kalbiyle tevbe ederse, yine onun bu zayıf tevbesine hiç bakmadan onu affederim’ dediğinde Resûl-i Ekrem (sav):
- Kulun ruhu boğazına kadar çıkmadığı müddetçe Cenâb-ı Hakk onun tevbesini kabul eder, buyurdu.
Hz. Ali'den:
Resûl-i Ekrem'den Âdem'in (as) Rabbinden aldığı kelimelerin neler olduğunu sordum. Cenâb-ı Peygamber:
- Âdem Hindistan'da, Havva Cidde'de, İblis İbsan'da, yılan da İsfahan'da yere indiler. Yılanın ayakları vardı, devenin ayaklarına benzerdi. Âdem Hindistan'da yüz sene ağlayarak durdu. Cenâb-ı Hakk ona Cebrail'i (as) gönderdi:
‘Ey Âdem! Seni yed-i kudretimle yaratmadım mı? Sana ruhumdan üfürmedim mi? Meleklerimi sana secde ettirmedim mi? Havva ile seni karşılaştırmadım mı?’
Âdem:
- Evet Yarab! Bütün bunları yaptın.
- O halde bu ağlamak nedir?
- Beni ağlamaktan meneden ne olacaktır? Ben Rahman’ın komşuluğundan çıktım, onun için ağlıyorum.
Cenâb-ı Hakk:
- O halde şu kelimeleri tekrar et. Şüphesiz ki Cenâb-ı Hakk senin tevbeni kabul edecek, günahını affedecektir. De ki:
- Ey Allah'ım! Senden Muhammed'in ve al-i Muhammed'in hakkıyla istiyorum. Sen ortaktan münezzehsin. Senden başka mâbud yok. Bir kötülük işledim. Nefsime zulmettim. Benim tevbemi kabul et. Şüphesiz ki sen çokça tevbe kabul eden ve merhamet edensin.’
İşte Âdem, Rabbinden bu kelimeleri aldı.
İbni Abbas’tan: Resûlullah'tan (sav) Âdem'in (as) söylediği ve tevbesine vesile olan o kelimeleri sordum.
‘Âdem, Muhammed'in, Ali'nin, Fatıma'nın, Hasan'ın, Hüseyin'in hakkıyla Cenâb-ı Hakk’tan istedi. Kim ki bunlarla Allah'tan bir şey isterse, Allah onun tevbesini kabul eder’ dedi.
Âdem (as) şöyle demiştir:
‘Ya Rabbi bir vasıta olmadan beni kendi ellerinle yaratmadın mı?’
Cenâb-ı Allah ‘Evet’ diye cevap vermiş.
-Ya Rabbi, bana ruhundan üflemedin mi?
- Evet.
- Beni cennetinde yerleştirmedin mi?
- Evet, iskan ettim.
- Ya Rabbi, rahmetin gadabını geçmiş değil midir?
- Evet geçti.
- Ya Rabbi, eğer ben tevbe eder ve hâlimi düzeltirsem beni cennete geri döndürür müsün?
- Evet döndürürüm.
İşte Cenâb-ı Hakk’ın ‘Âdem Rabbinden birtakım kelimeler aldı’ âyetinin manası budur.
Nehâî şöyle demiştir: İbni Abbas’a geldim ve ona ‘Âdem’in Rabbinden aldığı kelimeler ne idi?’ dedim. O da bana şu cevabı verdi: ‘Allahu Teâlâ Âdem (as) ile Havva’ya hacc ibâdetini öğretti, onlar da hacc ettiler. İşte bu kelimeler, hacc esnasında söylenen duâ ve zikirlerdir. Onlar haccı tamamlayınca, Allah (cc) onlara ‘Ben sizin tevbenizi kabul ettim’ diye vahyetti.’
Ubeyd b. Umeyr, Hz. Âdem’in, Allah'tan aldığı sözlerin şunlar olduğunu söylemiştir: Âdem: ‘Ey Rabbim, benim işlemiş olduğum bu hatayı, benim alnıma beni yaratmadan önce sen mi yazdın, yoksa bunu ben kendim mi icad ettim?’ dedi. Allah: ‘Bunu, seni yaratmadan önce ben yazdım.’ dedi. Âdem de şöyle dedi: ‘Bunu bana yazdığın gibi tevbemi kabul et ve beni affet.’
Tevbe İlacı
Tevbe kökü ile istiğfar yaprağı karıştırılır... Kalb havanında tevhîd tokmağı ile dövüp, insaf eleğinden geçirilir, gözyaşıyla yoğrulur, aşk fırınında pişirilir... Akşam-sabah bol miktarda yenir...