Sureler

Göster

Bakara Sûresi 39. Ayet

وَالَّذٖينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا اُولٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

39- Küfredip âyetlerimizi yalanlayan kimseler, işte onlar cehennem ehlidir, orada ebedi olarak kalıcıdırlar.

 

Hani derler; ‘Düşmez kalkmaz yalnız Allah’tır.’ Allah (cc) aziz eder, zelil eder, verir, çeker alır. Ezeli takdirle yere inen Hz. Âdem ve Hz. Havva, tevbe edip affa mazhar oldular. Yeniden yükselip yeryüzünün efendisi oldular. Cenâb-ı Hakk Hz. Âdem’i seçip peygamber yaptı. Çocukları oldu, onları büyüttüler, eğittiler. Kimi Hakk’ın hidâyetine tâbi oldu ve olmakta, kimi de inkar, tekzib içinde.

Hidâyeti bulanlara ne mutlu! Onlar cehennem korkusu, fakirlik korkusu, çevre korkusu, dışlanma korkusu gibi tüm menfi korkulardan emin olur. Korku ‘ خَوْف ’ masdar olarak geldiğinden, bilinir bilinmez her türlü korkuları ve korku menşelerini nefi cins لا ’sıyla nefyederek, dünyevi-uhrevi her türlüsünden emin olunacağına işaret.

 وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ Dünyevi hüzünleri de olmaz çünkü insan sevdiği şey uğrunda üzülür. Oysa ehli hidâyet dünyayı sevmez ki onun için mahzun olsunlar! Kader-i ilâhiye inandıkları için, kederden emindirler. Üzüntülerini teke indirmişlerdir. ‘Acaba Rabbim benden râzı mı, gücenik mi?’ Bütün dertleri, tasaları Rablerine itaatta kusur etmemektir.

İnsanlardan diğer bir kısmı hidâyet-i Rahman’a tabi olmayıp, inkar eder, yalan sayar, cehenneme arkadaş olur. Yani kendi de yanar, yakınlarını da yakar. Tıneti cehennem gibi acı verici, içi bozuk inançlarla toz duman içinde, azaları cehennem zebanileri gibi hep zarar ziyana çalışır. Gazab, kin ve nefrette cehennem alevini hatırlatır. Kötü tınet ve ahlâklar cehennemin yılan, çıyan, akrebleri gibi zarar vermekte. Merhametsizlikte kaynar su gibi acımasız, ikramı zehir zakkum, hafiyelikte de veyl gibi, gayya dereleri gibi derin.

Bütün bu manalar  اَصْحَابُ النَّارِ / cehenneme arkadaş’ istiaresinden zuhur etmektedir. İnkarla Rabbinden rabıtayı kesen insan, kalbini, kalıbını, kabrini, âhiretini cehennem yapar. İki cihanda cehennemden kurtulamaz. Devamlı arada kaldığından, ayrılmayan, sadık arkadaşa benzetilmiş.

‘Ashab’ deyince, Efendimizin (sav) ashabını hatırlıyoruz. Onlar bir ömür, acı tatlı günlerde Efendimizden (sav) ayrılmadılar. Onda yok oldular, benliklerini Onda erittiler. Onu canlarından, mallarından, her şeylerinden çok sevdiler. Onun getirdiği din yolunda her şeylerini seve seve feda ettiler. Onun sevdiklerini kendi sevdiklerine, Onun sünnetini kendi arzularına, ölümü hayata, âhireti dünyaya tercih ettiler.

İşte ashabın Efendimize (sav) yakınlığı ne ise, ehli cehennemin cehenneme yakınlığı da öyle. Ayrılmaz, kopmaz bir beraberlik, bir ünsiyet. ‘Haviye onun annesidir’ (Karia, 9) âyeti de bu hali açıkça ifade eder.

Bazı müfessirler, ‘ كَفَرَ ’ inkar edip inanmayanlar, ‘ كَذَبَ ’ yaşamayıp tatbik sahasına koymayarak yalanlayanlar, diye tefsir etmişlerdir. Bu durumda bize düşen, inancımızı gözden geçirip pekiştirmek, amellerimizi kontrol edip eksiklerimizi tamamlamak, ihlâsla, sadakatla güzel amellere devam etmektir.

✦ Allah (cc) şu beş kişiye gadap eder, dilerse gadabını dünyada yürürlüğe koyar, dilerse onları âhirette cehenneme atar. Bu beş kişi şunlardır:

1- İdare ettiklerinden hakkını aldığı halde onlara karşı insaflı davranmayan ve uğradıkları haksızlıklara engel olmayan devlet başkanı.

2- İdare ettikleri kendisine bağlı kaldıkları halde, güçlüler ile zayıfların arasını bulmayan ve arzusu uyarınca konuşan yetkili.

3- Ailesine, çoluk çocuğuna Allah (cc)’a ibâdet etmeyi telkin etmeyen ve onlara dinleri hakkında gerekli bilgileri öğretmeyen kimse.

4- Çalıştırdığı işçiye hak ettiği ücreti vermeyen kimse.

5- Mehir konusunda karısına haksızlık eden erkek. Hadîs-i Şerîf