46- O kimseler ki, Rablerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini yakinen bilirler.
‘Zann’ bazan ilm-i yakîn (kat'i ilim) mânâsına gelir. Galib zan, amelin vacip olduğunu ifade eder. Yarın gelmesi galib zan ile zannolunan bir hayır veya şerre karşı akıllı insan kayıtsız davranamaz. Şu halde sabır ve namaz, galib zan ile hareket edildiği takdirde, insana ağır gelmiyeceği açıklanınca, bunun yakîn ve iman ile hareket edildiği takdirde hiç ağır gelmiyeceği ve hatta katıksız zevk olacağı öncelikle anlaşılır.
Hz. Ömer (ra), Üveys el-Karânî’nin yanına varmış ve:
– Yâ Üveys, bana nasihat eyle, demiş.
– Bu halk seni bilir, tanır mı?
– Evet, bilirler.
– Öyleyse halka kendini unuttur; zira Allah’ın (cc) seni bilmesi kâfidir!
– Yâ Üveys, bana daha nasihat et!
– Yâ Ömer, Allah’ı (cc) bilir, tanır mısın?
– Elbette bilirim!
– Başka şeyler de bilir misin?
– Evet, başka şeyler de bilir, tanırım.
– Diğer bütün bildiklerini unut; zira Allah’ı (cc) bilmen sana kâfidir!