Sureler

Göster

Bakara Sûresi 80. Ayet

وَقَالُوا لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ اِلَّٓا اَيَّاماً مَعْدُودَةًؕ قُلْ اَتَّخَذْتُمْ عِنْدَ اللّٰهِ عَهْداً فَلَنْ يُخْلِفَ اللّٰهُ عَهْدَهُٓ اَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ

80- O Yahudiler: ‘Sayılı birkaç günden başka bize azap dokunmaz’ dediler. Ey Habibim onlara de ki: ‘Allah’tan teminat mı aldınız? Allah vaadinden asla dönmez. Yoksa Allah’a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?’


Cenâb-ı Hakk’a karşı iftiraya cüret eden yahudiler, bu çirkin iddalarını dile getirdiler. Kendilerini aptalca taklit eden câhil halk tabakasını sapıtmaya devam ediyorlardı. Ne var ki Cenâb-ı Hakk, vahiyle onların foyalarını meydana çıkardı.

‘Siz cehennemde ancak sayılı birkaç gün kalacağınıza dair ahid mi aldınız?’ Araya parantez cümle (cümle-i itiraziye) giriyor: ‘Allah vaadinden caymaz.’

‘Yoksa Allah’a karşı bilmeyeceğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?’ (tecâhül-i ârif sanatı)

Cenâb-ı Hakk onların bu çirkin yakıştırmasına karşı gâyet nazik bir tarzda tehdit yerine soru ile cevap veriyor. Onları düşünmeye, insafa davet ediyor. Aynı zamanda ortaya atılan gaybî haberin asılsız olduğunu (mantık yollu kelam) delillerle ispatlıyor.

    1- Allah’tan ahid mi aldınız? Böyle bir durum ancak Peygamberlere mahsustur. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?

    2- Yoksa Allah üzerine bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz? Allah’a karşı yalan uydurmaya utanmıyor musunuz?
 

Cenâb-ı Hakk bu âyetle kıyâmete kadar, gaybı bilir havasına girerek Allah’ın âyetlerine ters düşen bâtıl mülhidlerin özelliklerini, tiynetlerini ortaya koymaktadır. Ta ki mü’minler bunlardan kendilerini korusun, safsatalarına inanmasın. Kendilerini peygamber ilan eden pervasızlara kanmasın.

Cenâb-ı Hakk, Efendimizin (sav) son peygamber olduğunu ‘Muhammed, içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.’ (Ahzab, 40) âyetiyle bildirdikten sonra, hangi mü’min yalancı peygambere inanır, saçmalıklara kanar? ( هَلْ' den sonra yalnız olumlu fiil cümlesi gelir.)

Eyyâm kelimesi, 10 gün veya aşağısı için kullanılır.
 

Sebeb-i Nüzul

 

Hz. Peygamber (sa) Medine'ye geldiğinde yahudiler; ‘Bu dünya hayatı yedi bin senedir. İnsanlar âhirette, dünyadaki her bin sene için âhiret günleriyle bir gün azâb olunacaklar, bu da sadece yedi gün demektir ki bu yedi günün sonunda azâb kesilecek, sona erecektir’ diyorlardı.

Bir başka rivâyette; Yahudilerin, âhirette kendilerine dokunacak azabın ancak buzağıya tapındıkları gün sayısınca yani sadece 40 gün olacağını iddia ettikleri ve bu âyetin bu sebeple nâzil olduğu rivâyeti de vardır.

Tevrat'ta, cehennemin 40 yıllık yürüyüş genişliğinde olduğu ve yahudilerin bir günde bir yıllık yol kat'ederek cehennemi kırk günde geçecekleri, böylece cehennemdeki kalışlarının biteceği yazılı imiş.

Yahudiler Tevrat'ta şöyle yazdığını iddia ederler: Cehennemin iki ucu arası 40 senelik yoldur. Yolun sonunda Zakkum ağacına ulaşılır. İşte biz Yahudiler, Zakkum ağacına ulaşıncaya kadar azâb göreceğiz. Zakkum ağacına ulaşınca azâb sona erecek ve cehennem de helâk olacak.’ İşte Allah Tealâ, yahudilerin bütün bu iddialarını yalanlamak üzere ‘(İsrail oğulları): Sayılı bir kaç gün dışında bize azâb dokunmayacaktır, dediler. De ki...’ âyetini indirdi.


Belagat


✽ ‘Yoksa Allah’a karşı bilmeyeceğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?’ (tecâhül-i ârif sanatı)