Sureler

Göster

Bakara Sûresi 84. Ayet

وَاِذْ اَخَذْنَا مٖيثَاقَكُمْ لَا تَسْفِكُونَ دِمَاءَكُمْ وَلَا تُخْرِجُونَ اَنْفُسَكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ ثُمَّ اَقْرَرْتُمْ وَاَنْتُمْ تَشْهَدُونَ

84- Bir vakit sizden kesin söz almıştık: ‘Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.’ Sonra bunu ikrar ve kabul ettiniz, siz de şahitlik edersiniz.

 

Âyetin bize bakan cephesi: Sosyal hayatı zedeleyecek, huzurları bozacak katil, zulüm, anarşi gibi kötülüklerden uzak kalmamız isteniyor. Mucize kelam, kelimeleri öyle bir seçmiş ki akıllara durgunluk veriyor.
 

Kanlarınızı Dökmeyin

‘Birbirinizi öldürmeyin’ yerine ‘Kanlarınızı dökmeyin’ ifadesini kullanmış. Mâna alabildiğine genişlemiş (itnab). İlk etapta akla gelenler:

Birbirinizi öldürmeyin, yaralamayın, kaba kuvvete baş vurmayın.

Düelloya girişmeyin, kürtajla masum yavruları öldürmeyin.

Allah’tan gayrı adına hayvan boğazlamayın. Yenmesi haram hayvanları kesmeyin.

Lüzumsuz ameliyatlar, gereksiz sezeryanlar yapmayın. Mecburiyet dışında estetik ameliyatları yaptırmayın, yapmayın.

Ana rahmiyle sebepsiz yere uğraşıp (spiral vs) hayız düzenlerini bozmayın.

Organ hırsızlığı yapmayın.

Yanlış inançlarla zincirler vurarak bedeninizi yaralamayın. Müzik dinleyip kendinizi jiletlemeyin.

Tehlikeye atılıp canınıza zarar vermeyin.

Ehil olmadığınız işlere girişip cana kıymayın. Sarhoş, usulsüz taşıt kullanıp kaza yapmayın.

İmarsız, eksik malzemeyle yapılar yapıp çöküntülere sebep olmayın.

Birilerinin petrolüne, parasına, malına, vatanına, ırzına, namusuna göz dikip savaş çıkarmayın.

Daha saymaktan aciz olduğumuz nice pervasızlıklara işaret ediyor. Kan dökmenin her nevini yasaklıyor.
 

Nefislerinizi diyarlarından çıkarmayacaksınız.

Bir önceki cümle gibi çok manidar bir ‘itnab’. ‘Sürgün’ yerine ‘diyarından çıkarmak’, ‘birbirinizi’ yerine ‘kendinizi’ kelimeleri seçilmiş (istiare).

İçinizden birini öldürmek, kendini öldürmek demektir. Bu dostluğa sığmaz.

‘Sürgün’ yerine ‘diyarlarınızdan çıkarmayın’ cümlesi, bir kimseyi haksız yere evinden, işinden, okulundan, yurdundan (lugat manalarını göz önünde bulundurarak) dönüp dolaştığı yerden, idareci konumundan, ışığından, başlangıç noktasından, ilim, zikir halkasından, meskeninden, kabilesinden, ovasından, obasından, katından, rolünden, yörüngesinden çıkarmayın.

Bu âyet bize bir Allah dostunu hatırlatıyor. İki aylık yolculuktan sonra eve getirdiği buğdayların içinde birkaç karınca görür. ‘Ben bunları yurtlarından çıkardım, rahatsız ettim’ diye aynı yolu geri dönerek karıncaları vatanlarına ulaştırır.

Bu tezat tekabulü karşısında düşünmek gerek. Aralarında doğu batı arası uzaklık var. İster savaş ister barış hangi halde olursa olsun insanlara haksızlık yaparak alıştığı ortamdan çıkarmayı Rabbimiz men ediyor.

Güncel bir misal vermek gerekirse; menfaat için kiracıyı evden çıkarmak, metres edinip kadını yuvasından çıkarmak, namazı bahane edip askeri ordudan çıkarmak, dinini bahane edip yurttaşı yurdundan çıkarmak vs.
 

     ‘Ulusal birliği sağla müslüman
      Yâhut ömür boyu ağla müslüman.’