Sureler

Göster

Bakara Sûresi 89. Ayet

وَلَمَّا جَاءَهُمْ كِتَابٌ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْۙ وَكَانُوا مِنْ قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذٖينَ كَفَرُواۚ فَلَمَّا جَاءَهُمْ مَا عَرَفُوا كَفَرُوا بِهٖؗ فَلَعْنَةُ اللّٰهِ عَلَى الْكَافِرٖينَ

89- Vakta ki onlara Allah (c.c.) katından beraberindeki kitabı tasdik eden Kuran-ı Kerim geldi ki; Kuran-ı Kerim gelmeden önce o küfredenlere (Arap müşriklere karşı) fetih istiyorlardı. İşte onlara o bildikleri şey (Kuran) gelince onu inkar ettiler. Artık Allah (c.c.)’ın lâneti o kafirler üzerine olsun.


Bunların bu tavrı resmen küstahlık. Önce yalvar yakar, son peygamberin gelmesini iste.

Sonra gelen peygamberi kabul etme ‘bizim soyumuzdan değil’ diye reddet.
Sanki kendi soylarından gelen peygamberleri çok tasdik etmişlerdi. Yaptıkları azgınlıkları dillere destan.
Bunlar düpedüz Allah’a, Resûlüne, kitabına karşı çıkıp inkar ediyorlar. Hem de bile bile.
O halde Allah’tan rahmet ummaları mümkün değil. Lânet de rahmetten uzak kalmak değil mi?

 

Semâvi Kitaplarda Peygamberimiz (sav)’in Vasıfları

 

Tevrat’taki vasfı

O öyle mübarek bir zattır ki himmeti yüksek, yardımı ziyadedir.

Fakirlerin sevgilisi zenginlerin tabibidir. O güzeller güzeli, temizler temizidir.

Sohbet ederken yumuşak, taksim ederken adil,

Her muamelede doğru,

Kafirlere karşı sert ve şiddetlidir. Az şeye şükreder.

Esirlere acır.

Hep güler yüzlüdür, gülüşü tebessüm şeklindedir, kahkaha atmaz.

Ümmidir, hiçbir şey okumadan, yazmadan herşey ona bildirilmiştir. O Allah’ın Resûlü’dür.

Kötü huylu, katı kalpli değildir.

Çarşı ve pazarlarda yüksek sesle bağırmaz.

Onun ümmeti iyi ahlâk sahibidir, yüksek yerlerde Allah’ın ismini anarlar.

Müezzinleri minarelerde halkı davet eder, abdest alıp namaz kılarlar, namazda safları düzeltir, bir hizada dururlar. Geceleri onların tesbih sesleri bal arısının sesleri gibi duyulur.

Mekke’de doğar, Medine’den Şam’a kadar her yer onun idaresinde olur.

İsmi Muhammed’dir ki ona mütevekkil diye isim verdim. Bozuk dinleri kaldırıp hak olan doğru dini yayıp yerleştirmedikçe onu dünyadan çıkarmam.

O halkı Hakk’a çağırır.

Onun bereketiyle görmeyen gözler görür, işitmeyen kulaklar işitir, kalplerden gaflet gider.

 

Zebur’daki Vasfı:

O öyle bir kimsedir ki eli açıktır, asla kızmaz, çok yumuşaktır.

Nurani güzel yüzlü, tatlı sözlüdür, insanların tabibidir, çok ağlar, az güler.

Az uyur, çok düşünür. Yaratılışı hoş ve güzeldir.

Sözleri gönülleri alır, ruhları cezbeder.

Ey Habibim himmet kılıcını sıyırıp bütün kuvvetinle kahramanlık meydanında bütün kafirlerden intikam alasın.

Güzel bir lisan ile benim hamd ve senamı her yere yayasın. Bütün kafirlerin başları senin kerametli ellerin önünde eğilecektir.

 

İncil’deki Vasfı:

O çok yemez, cimri değildir, hile yapmaz, kimseyi kötülemez, hiç acele etmez.

Kendi için intikam almaz, tembel değildir, hiç kimseyi gıybet etmez.

Rab tarafından çıkıp gelecek olan o Münhemenna, o Ruhul Kudüs gelmiş olsaydı o buna şehadet ederdi.

Siz de şehadet edersiniz, çünkü öteden beri benimle birlikte bulunuyorsunuz.

Ben bunları size söyledim ki, şüpheye düşmeyesiniz, sürçmeyesiniz.

(Münhemenna; süryanice Muhammed demektir.)


                  ✽     ✽     ✽
 

✧ ‘Kim benim sünnetimi muhafaza ederse, Cenâb-ı Hakk ona dört haslet ikram eder:

     1- İyi insanların gönlünde kendine karşı bir muhabbet,

     2- Facir kimselerin kalplerinde bir heybet,

     3- Rızıkta bir genişlik,

     4- Dinde itibar. Hadîs-i Şerîf

 

     Sultân-ı Rusül Şâh-ı mümeccedsin Efendim
     Bî çârelere devlet-i sermedsin Efendim
     Divân-ı İlâhi’de ser-âmedsin Efendim
     Menşûr-i ‘Leamrük’le müeyyedsin Efendim
     Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim
     Hakk’dan bize Sultân-ı müeyyedsin Efendim. Şeyh Gâlib

 

Allah’ın Kitabı

✧ ‘Ben onu (Kur’an’la meşgul olan kimseyi) bana şükretmekle meşgul olanın sevabından daha üstünü ile mükâfatlandıracağım.’ Kudsi Hadis

✧ Kur’an-ı Kerim üzerinde mâhir ve onun üzerinde bilgisi yerinde olan kişi, meleklerle beraberdir.

✧ Üç şey kıyâmet günü arşın gölgesi altında olacaktır.

    1. Kur’an-ı Kerim ki onun hem zâhiri hem de bâtını vardır.

    2. Emânet.

    3. Akrabalık ki o şöyle nida edecek, ‘Kim benim bağımı koparmazsa Allah onu rahmetine bağlar, kim onu koparıp atarsa Allah da onu rahmetinden koparıp atar’

✧ Çocuğuna yüzünden Kur’an okumayı öğreten kimsenin gelmiş geçmiş günahları affolur. Eğer çocuğuna Kur’an’ın tamamını ezberletirse, o kişi kıyâmet günü ayın ondördü gibi diriltilecek, oğluna da okumaya başla denilecek, oğlu bir âyet okuyunca babası bir derece yükseltilecek, bu Kur’an tamamlanıncaya kadar devam edecektir.

✧ Kur’an bir deri kap (insan derisi) içine konsa da sonra ateşe atılsa, o yanmaz.

✧ Bir topluluk Allah’ın evinden birinde toplanır, Allah’ın kitabından bir âyet okursa, ders yolu ile aralarında onu öğrenmeye çalışırsa, Allah (cc) onlara sekînet indirir. Kendilerini rahmet kaplar, melekler onları sarar ve Allah onları katındakilere anlatır. Hadîs-i Şerîf

✧ İnsanların en iyi Kur’an okuyanı, okurken hüzünlenendir.

✧ Kur’anı öğreniniz ve okuyunuz. Çünkü, Kur’an ile onu öğrenip okuyan kimsenin misâli, kokusu her tarafa yayılan içerisi misk dolu bir kab gibidir. Kur’an öğrenip ezberinde iken uyuyan (Okumayan) kimse ise, içerisi miskle dolu ağzı kapatılmış bir kap gibidir. Hadîs-i Şerîf

✧ Kur’an kendisine sarılanın, koruyucusu; kendisine uyanların kurtarıcısıdır. Kur’an’a uyan doğru yoldan sapmaz ki kınansın, eğrilmez ki doğrultulsun. Hadîs-i Şerîf

✧ Kur’an sâhibi (yâni hafızın) benzeri, bağlı devenin sâhibinin misâli gibidir. Deve sâhibi devesini gözetlese tutabilir, mukayyed olmayıp bırakırsa kaçar gider. Hadîs-i Şerîf

✧ Kur’an sâhibi birisi için (yâni hâfız için) ‘şu âyetleri unuttum’ demek ne fenâ şeydir. Belki ‘unutuldu’ demek gereklidir. Hadîs-i Şerîf

✧ Kur’anı muhâfazaya ehemmiyet veriniz. Hayatım yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki; Kur’anın hâfızadan çıkıp kaçması, bağlı devenin ihtimamsızlık eseri boşanıp kaçmasından daha zorludur!  Hadîs-i Şerîf

✧ Ümmetimin yapacağı ibâdetin en faziletlisi, Kur’anı yüzüne bakarak okumaktır.  Hadîs-i Şerîf

✧ Allah Resülü: ‘Cennet bahçesine uğradığınızda kendinizi besleyiniz’ buyurdu. Sahabiler: ‘Ya Resûlallah, Cennet bahçeleri nerededir?’ diye sordular. Peygamberimiz: ‘Allah'ın anıldığı, zikir meclisleridir’ buyurdu. Tirmizi İbn-i Abbas'ın rivâyetinde: ‘İlim meclisleridir’ buyurdu. Taberânî Ebû Hureyre'nin rivâyetinde ise: ‘Mescidlerdir’ buyurdu. Sahabiler: ‘Beslenmek nedir?’ diye sordular. Resûlullah: ‘Subhanallah, Elhamdülillah ve Allahu Ekber (demek)dir’ buyurdu. Tirmizi

 

Allah’ın Lâneti

✧ Lânet, Allah'ın rahmetinden uzak kalmak demektir.

✧ Mazlum olarak öldürülen veya dövülen kimsenin yanında bulunmayın. Zirâ mazlumun yanında bulunup onu müdâfaa etmeyen kimseye lânet iner. Hadîs-i Şerîf

✧ Allah (c.c.), dört kişiye lânet etti. Melekler de ona, Amin dediler:

    1- Kadınla münasebette bulunmaz. Bunun için kendini tutar. Halbuki Allah (cc), onu öyle yaratmamıştır.

    2- Erkekliğe hevesli bir kadın. Halbuki, Allah onu kadın olarak yaratmıştır.

    3- Kadınlaşan bir erkek. Halbuki Allah (cc) onu erkek olarak yaratmıştır.

    4- Âmâyı yoldan şaşırtan kimse. Hadîs-i Şerîf

✧ Kim bir insanı adının dışında başka bir adla anarsa melekler ona lânet eder. Hadîs-i Şerîf

✧ Allah’tan başkası için hayvan kesene Allah (c.c.) lânet etmiştir.

✧ Lânete uğrayanlar (Yahudiler) Allah’a iftira ettiler. Peygamberleri öldürdüler, tamahkar, cimri ve korkaktırlar.


Sebeb-i Nüzul

Asım ibn Ömer, ibn Katâde'den: ‘Daha evvel kâfirler aleyhine Allah'tan bir fetih istiyorlardı. İşte o tanıdıkları şey (Kur'ân veya Hz. Muhammed) kendilerine gelince onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın lâneti kâfirlerin tepesine.’ Âyeti vallahi biz ve onlar hakkında yani ensar ve onların komşuları olan yahudiler hakkında indi. Câhiliye devrinde bir süre biz onlara galip gelmiştik, biz putperest, onlar ise kitab ehli idiler. ‘Bir peygamber gönderilmesi zamanı geldi, gönderilmesinin gölgesi üzerinize düştü. O peygamberle birlikte Ad ve İrem'in katledildiği gibi sizi katledeceğiz, öldüreceğiz.’ derlerdi. Allah Tealâ Rasûlü'nü Kureyş'ten gönderip biz de ona iman edince onu inkâr ettiler.

İbn Abbâs’tan: Hayber yahudileri ile Gatafan arasında savaş vardı. Hayberliler ne zaman Gatafan'la karşılaşsalar yeniliyorlardı. Sonunda:

‘Ey Allahımız, Ahir zamanda çıkarmayı va'dettiğin o ümmî peygamber hakkı için senden bizi muzaffer kılmanı diliyoruz.’ duâsına sığınmayı kararlaştırdılar ve Gatafan'la karşılaşınca bu duâyı yaptılar. Yapılan savaşta Gatafan'ı bozguna uğrattılar.

Allahu Tealâ, onların duâsında geçen Hz. Muhammed (s.a.v)'i peygamber olarak gönderince onun peygamberliğini inkâr ettiler. Bunun üzerine Allah Tealâ: ‘Daha önce (o peygamberin adını kullanarak, onun hakkı için diyerek) kâfirlere karşı zafer isterlerken... İşte Allah'ın lâneti böyle kâfirleredir.’ âyetini indirdi.