104- Ey iman edenler! Râinâ lafzı ile hitap etmeyin, (bizi gözet) manasında) ‘unzurnâ’ deyin, Allah (c.c.)’ın hükmünü dinleyin. Bu şekilde hareket eden kafirlere büyük azap vardır.
‘ اُنْظُرْنَا ’ deyin ve can kulağıyla dinleyin. İnanmayan, her fırsatta Allah’ın peygamberine hakarette bulunan kafirlere gelince; onlara acı çektiren azap var. Tıpkı Allah’ın Rasûlüne (s.a.v.) ve mü’minlere acı çektirdikleri gibi.
Kur'ân'da seksen sekiz yerde mü’minlere ‘Ey iman edenler!’ diye hitap buyurulmuştur. Oysa Tevrat'ta ‘Ey miskinler!’ diye hitap edilirmiş, nihâyet miskinlik onların damgası olmuş, güven ve emniyet de müslümanların akibeti olacaktır.
Mürâât: Müfâale babından ra'y ve riâyette mübalağa veya müşareket ifade eder. Ra'y ve riâyet, bir kimsenin, başkasının işlerini çekip çevirmesi, yönetip tedbir etmesi, onun lehine olacak şeyleri tedarik edip, fayda sağlaması ve korunmasına özen göstermesi demektir ki, hayvanat hakkında gütmek, insanlar hakkında da siyaset adı verilen yönetmek anlamına gelir. Nitekim siyaset ilmine, ‘ilmü'r-riaye’ yani yönetim ilmi adı da verilir. Mürâât da, riâyet de karşılıklı riâyet etmektir. Bir insanın haline müraat etmek, ne yapacağını, halinin nereye varacağını gözetmek, murâkabe etmek, saygı ile dikkate almak mânâsına da gelir ki, bizim dilimizde riâyet bu anlamda kullanılır.