Sureler

Göster

Bakara Sûresi 157. Ayet

أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ

157- Onlara Rablerinden bol bol mağfiret ve rahmet vardır. Ve onlar doğru yola yönelmişlerin ta kendileridir.


Salavat ‘Salat’ın cemisidir. Üç boyutludur: Allah’tan rahmet, Meleklerden istiğfar ve mü’minlerden dua.

Tahiyyatta okuduğumuz salatta bu üç mana da mevcuttur. Bu âyette geçen ‘Rabbinden salavat’; Allah’ın ﷻ menfaat vermesi, mağfireti, rahmeti manalarına gelir. Kelimenin cemi sigasıyla gelişi de bunları katmerleştirir. Bir de tekrar rahmetin gelişi tekit üzere tekit, ödül üzere ödüldür.

Sabrın sonucu olan bu salavat, rahmet, hidâyet, dünya ve ahirette yüz akı, gönül sürurudur. İnsan karşılaştığı sıkıntılara göğüs gerdikçe iradesi kuvvetlenir, direnci artar, olgunlaşır. Aynı durumda olan insanlara merhametli olur, kıymet bilir. Tedbirli, temkinli, tahammüllü olur.
 

''Onlar hidâyette olanlardır.''

Sabır her işin başı olduğuna göre sabırlı insanlar hangi işte, hangi yolda olursa olsun doğru gider, irşada kulak verir. Hayata uygular, doğru işlerde önder, örnek olur, menzile varır. Dünyevi-uhrevi, maddi-manevi her durumda böyledir.

Bir misal olarak şu kudsi hadisi düşünebiliriz: ‘Beni taleb eden Beni bulur. Beni bulan Beni tanır. Beni tanıyan Bana aşık olur. Bana aşık olana Ben aşık olurum. Kime aşık olursam onu öldürürüm. Kimi de öldürürsem onun diyeti Benim cemalimdir.’
 

''Rabblerinden salavat ve rahmet…''

Arap kelamında ‘salat’ın hakikati, bir kimse hakkında hayır sevgisinden haber veren sözlerdir. Bu sebeple dua, salatın en meşhur manasıdır.

‘Salat’ kelimesi Cenâb-ı Hakk’a isnad edildiğinde rahmete, mağfiret ve tezkiyeden hayra ulaştıracak şeye delalet eder.

‘Salavat’ kelimesi burada, Allahu Teâlâ’nın zikredilen vasıflara sahip kullarını mağfiret ve tezkiye etmesi, yüceltmesi, medhü sena etmesidir.

O’nun rahmeti önce dünyada, sonra da âhirette verdiği nimetleridir.

Ve bu sıfatları taşıyan kullarına rahmetin çokluğuna, birbirini takip ettiğine işaret için cemi sigasıyla getirilmiştir.

‘Salavat’ kelimesinin cemi olarak gelmesinin sebebi, mağfiretin çokluğuna ve sürekli tekrar edilmesine delalet etmesi içindir.

‘Salavat’tan sonra rahmet gelmesi lafzen farklı olmakla beraber iadedir. Zira rahmet kelimesi daha tekitli, daha beliğdir.

‘Bir âlem vardır ki, beyaz ve düzdür, gümüş gibidir. Bu dünyanın yedi büyüklüğünde ve meleklerle doludur. O şekilde ki; bir iğne atsan yere düşmez. Belki meleklerin üzerine düşer. Onlardan her bir meleğin elinde bir bayrak vardır ki, üzerinde ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah’ yazılmıştır. Her Cuma gecesi toplanırlar. O bayrağın etrafında Allahu tebâreke ve teâlâyı tedarru’ ederler. Ümmet-i Muhammedin selâmeti üzerine dua ederler. Sabah oluncaya kadar ‘Yâ Rabbî! Ümmet-i Muhammede acı! Onlara azab etme!’ derler. Çünkü sabah olunca, kıyâmetin kopmasından emin olurlar. ‘Yâ Rabbî! Gusl edenleri, Cumaya hazırlananları affeyle, istediklerini bağışla!’ diye dua ederler.’ Hadis-i Şerif

Râvi der ki: Bayrakların uzunluğu kırk fersahtır. Dua ettiklerinde, ağlayarak seslerini yükseltirler. Rabbü’l âlemîn onlara ‘Ne istersiniz?’ diye buyurur. Derler ki, ‘Ümmet-i Muhammedi affetmeni isteriz.’ Allahu Teâlâ da ‘Onları affettim’ buyurur. Ravdâtü’l Ulemâ

''İşte onlar, kurtulanların ta kendileridir.''

‣ Onlar, sahibini bütün hayırlara ileten yola hidâyet edilmişlerdir.

‣ Onlar, cennete iletilmiş ve sevaba kavuşmuşlardır.

‣ Musibetin kolaylaşması ve hüznün hafiflemesine yol bulmuşlardır. ‣ Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmış, emredilen şeylere tutunmuşlardır.

Duanın en faziletlisi, Rabbinden dünya ve ahirette af ve afiyet istemendir. Zira bunlar sana verildiği zaman muhakkak felaha kavuşursun. Hadis-i Şerif

‘Onlar kurtulmuşlardır’ cümlesi, bize kurtuluşun öncesindeki tehlikeleri hatırlatır. Mü’minleri bekleyen tehlikeler nelerdir? Dünya hayatında şeytanın kandırması, hevanın aldatması, ibadetsizlik, gafletle yaşamak, mü’minlerin düşmanlığı gibi tehlikeler onu yakalamak için hazır beklemektedir.

Mü’min daima tedirgindir; ‘Hak geçmesin, aman gönül kırmayayım, harama düşmeyeyim, israf etmeyeyim, harama bakmayayım, dedi kodu etmeyeyim, süse-ziynete düşmeyeyim’ düşünceleri içinde manevi tehlikelerden huzursuzdur. Ahirete giderken ise imansız ölmek, kabir azabı, mahşerde susuzluk, rezil olma, hesabın zorluğu, şefaatten mahrumiyet, cemal-i ilâhiyi görememek gibi tehlikelerle karşı karşıyadır. İşte sabırlı mü’minler bu tehlikelerin hepsinden kurtulup felah bulmuşlardır.

Ehlullah de ki: ‘İçtenlikle inanan, içini temiz tutan, dilini doğrulukta kullanan, nefsine hakim olan, huyunu doğrultan, kulağını hayra açan, gözüyle de iyi şeylere bakan gerçekten kurtulmuştur.’

 

Te’vilâtı’n Necmiyye’den...

أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ    Hak cezbeleriyle kurtulup makam-ı indiyeye ve Hakk’ın ahlâkıyla ahlâklanmaya nail olmuşlar ki o da sabırdır. Salavat ile murad Hakk’ın cezbeleri ve hidâyetiyle makamı indiyeye ulaşmaktır.


Belagat

• أولئكَ ismi işaretiyle getirmesi, ismi işaretle geçen bütün sıfatlarla mevsuf olduklarına ve ismi işaretten sonra gelecek hükmün bu vasıflara bağlı olduğuna tembih içindir.

• Burada صَلَوَاتٌ tezkiye etme ve mağfiret etmeden mecazdır. Bu sebeple rahmet ona atfolmuştur. Ki rahmet, mecazi olarak salatın manalarındandır. Tecriddir.

• صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ cümlesindeki صَلَوَاتٌ ve رَحْمَةٌ kelimelerinin tenvinli gelmesi bu mağfiret ile rahmetin üstünlüğüne ve yüceliğine delildir. مِنْ رَبهِّمْ buyruğu ise onlara gösterilen inayetin fazlalığını ortaya koymak içindir.

• ‘Rahmet’ kelimesinin tenvinli gelmesi, tazim ve büyüklük manasını ifade ettiği için, cemi olarak gelmesine gerek kalmadı. Rahmet ile salat’ı vav’la bir araya getirmesi rahmetinin kesintisiz olduğunu ilan etmek içindir.

• وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ  cümlesi, bu niteliğin, sadece nitelenene münhasır olduğunu bildiren kasırdır. Yani onlardan başka hidâyet bulan yoktur, demektir.