Sureler

Göster

Bakara Sûresi 242. Ayet

كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَࣖ

242- İşte Allah akıllarınız ersin diye hükümlerini size böylece açıklıyor.

 

Yüce Allah’ın bir şey i açıklaması, onu hükme bağlaması, çözümlemesi, bilinmezliğini ortadan kaldırması anlamını ifade eder.

240 ve 241. ayetlerde eşi ölen ve boşanan kadının durumu ele alınarak olayın nasıl değ erlendirilip hükme bağlanacağının öğretimi yapılmakta, onun bir ‘hak/yük ümlülük’ olduğu, bu yükümlülüğün kime ait bulunduğu meselelerinde eğit ici açıklamalar yapılmaktadır.

Yukarıda bahsi geçen kadınlar hakkında konan hükümlerin ve o konu daki açıklamaların eğitimsel amacı, insanlara akıllarını kullanmayı, yani doğru düşünmeyi öğretmektir. Ayetteki ‘Aklınızı kullanasınız diye’ ifadesi, buna işaret etmektedir.

Allahu Teâlâ birçok ayette; ‘düşünün, umulur ki düşünürsünüz, umulur ki hatırlarsınız, bilesiniz’ gibi ifadeleri kullanıyor. Buna göre, önce Allah’ın ayetlerini düşünüp ve anlamamız, sonra onları yerine getirmemiz isteniyor. Önce, fikir sonra amel... Bu da imana dayalı olmalı, çıkar veya gösteriş için olmamalıdır. Hedefimiz Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Böylece, kural şu şekilde olur: ‘İmandan hareket edip Allah’ın rızasını hedef edinerek, fikir elde ettikten sonra amel yapmaktır.’ Bu kural uygulanmayınca iş bozuk olur, imana göre olmazsa amel fasit olup kesinlikle kabul edilmez. Eğer fikir elde etmeden imana dayalı olursa amel duygusallığa göre gerçekleşir, geçici olur, ilerde gevşeklik hâsıl olur. İnsan yalnızca fikir edinip amel etmezse sırf bilgi edinmiş olur, bu bir işe yaramaz ve Allah nezdinde de en sevimsiz şeydir.

Bu âyet-i kerime bizleri tefekküre, düşünmeye ve dinî hükümlerimizi güzelce fikretmeye sevk etmektedir. Çünkü bütün dinî hükümler, birer hikmet ve menfaata dayanmaktadır. Bunların bu yüksek mahiyetlerini ancak akıl ve bilgisini güzelce kullananlar hakkıyla anlayabilir. Ö. Nasuhi Bilmen

Akıllılara tâbi ol, dünyaya düşkün olmayanlarla güzel geçin, câhillere karşı da sabırlı ol.

Akıl göz, Kur’ân ise güneştir. İmam-ı Gazali

          ✽     ✽     ✽

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

‘Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?’

Doktor, ‘Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Peki siz ne yapardınız?’, der. Adam, ‘Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.’

‘Hayır,’ der doktor, ‘Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.’

Ders: Akıl, sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır.

 

Belagat

• لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ cümlesi, mefhum-u muhâlifiyle, âyeti anlamak istemeyen, yaşamayanın sefih olduğunu gösterir.

Önceki âyetin sonu ‘müttakiler üzere haktır’ diye bitti. Bu âyet de ‘Umulur ki akledersiniz’ diye bitiyor.

‘أَتَمُّكُمْ عَقْلاً أَشَدُّكُمْ خَوْفاً لِلّٰهِ تَعَالَى En akıllınız Allah'tan ﷻ en çok korkanınızdır’ hadisine telmihtir.