24-Bu: ‘Bize ateş birkaç günden fazla dokunmayacaktır’ demeleri yüzündendir ve onları dinlerinde uydura geldikleri yalanları yanıltmıştır.
Bu güruhun böyle yüz çevirmeleri ‘Bize ateş sadece Musa’nın Tur’a çıktığı, buzağıya taptığımız günler adedince sayılı günlerde dokunur, başka azap olmayız demelerindendir. Onları yaptıkları bu iftiralar dinlerinden aldattı. Onlar insanları böyle saçma sapan laflarla aldatmaya çalışırken kendileri dinleri hakkında aldandılar. Ava giderken avlandılar. Yalanları, hileleri ters tepki yaptı. Sayılı dünya günlerini kazanmak adına ebedi hayatı kaybettiler.
Yahudiler 'Bizi ancak kırk gün ateş yakar' diyorlardı. Bu kırk gün onların buzağıya taptıkları müddettir.
Yahudiler Tevrat'ta cehennemin iki tarafının arasının kırk yıl olduğunun bildirildiğini, bu kırk yılın sonunda Zakkum ağacına varılacağını iddia ediyorlardı. 'Biz ancak zakkum ağacına varıncaya kadar her seneye karşılık bir gün azab olunacağız. Kırk günün sonunda da cehennem yok olup gidecek ve helak olacaktır' diyorlardı.
Cehennemin aslı Sakar'dır. Orada zakkum ağacı vardır. Yahudiler cehennemin kapısından sokulup azaba daldırıldıklarında zakkum ağacının olduğu yere kadar sürükleneceklerdir. Zakkum ağacına vardıklarında zakkum ağacıyla karınları doldurulacaktır ve şiddetli bir azaba uğrayacaklardır.
Cehennemin bekçileri Yahudilere:
'Ey Yahudiler! Ateşin ancak sizi belirli gün yakacağına inanıyordunuz! Kırk sene geçti siz hala cehennemdesiniz. Ey Yahudiler! Siz ebediyyen cehennem azabında kalacaksınız!' derler.
"Uydurdukları şey" Yahudilerin şu sözleridir:
"Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" (Maide 8)
"Cehennem bize ancak sayılı günlerde dokunacaktır"
"Biz hak üzereyiz, sen ise bâtıl üzeresin"
"Atalarımız peygamberdi, onlar bize şefaat edeceklerdir."
Allah'ın kitabının hakemliğine çağırıldıklarında yüz çevirmelerinin sebebi, ateşin kendilerine sadece sayılı günlerde dokunacağına inanmalarıdır. Yahudilerin bu tutumu, uydurma fikir ve fetvaların, insanları dinlerine karşı aldatacağına dikkat çekmektedir. Din alimi kendince Allah'ın vereceği cezalarda indirim yapmamalı, kolaylık sağlama adına uydurma fetva vererek insanları aldatmamalıdır.
Günümüzde cezaların caydırıcı olmaması, nasıl suçların artmasına neden oluyorsa; ahiretteki cezaya inancın zayıflaması da günahın artmasına sebep olur.
Burada İsrailoğulları'nın durumu anlatılırken, hukuktaki cezaların caydırıcılığını kaybetmesiyle neler olacağına işaret edilmekte, hukukçulara yol gösterilmektedir.
✽ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ اِلَّٓا اَيَّاماً مَعْدُودَاتٍ 'Bunun sebebi onların 'Ateş bize sayılı birkaç günden başka dokunmaz' demeleridir, cümlesinde vasıtalı kinaye vardır. 'Onlar Allah'ın özel kulları olduklarına inandılar ve bu inançla yüz çevirip şöyle dediler...'
✽ لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ اِلَّٓا اَيَّاماً مَعْدُودَاتٍ 'Ateş bize ancak birkaç gün dokunur' cümlesi kizb-i haberdir.
✽ لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ Ateş bize dokunmayacak, mefule isnaddır. 'Allah bizi ateşte yakmaz' demektir.
✽ Lazım ateş bize dokunmaz, melzum; biz özel ve farklı insanlarız.
✽ Cümlede kasrı sıfat alel mevsuf, fiille meful arasında kasır olmuştur.
✽ 'Uydurdukları iftiralar onları aldattı' cümlesi de mefule isnaddır.
✽ Ayrıca mübalağa vardır. Onlar yalanda o kadar ilerlediler ki; artık iftiraları büyüyüp sanki bir insan gibi, kendilerini kandırıp aldattı.
✽ فٖي دٖينِهِمْ Tariz ve müşakaledir. Yani, onların birdinleri vardı, önceden hak üzere idiler. Ama şimdi din dedikleri kendilerinin uydurmalarıdır.
✽ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ sıfatlı kinayedir.