38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: ‘Ey Rabbim bana katından temiz bir soy ihsan et; Sen duayı iştensin.’
Mümin asla haset etmez, hayırlı şeylere gıpta eder. Yani kendisinde olmasını ister. Hele bu dini faziletse gıpta etmesi vacip olur. Bu konuda da Allah (cc) Hz. Zekeriya'yı örnek gösteriyor. Aynı zamanda Hz. Zekeriya'nın Allah'ın kudretine olan yakinini anlamış oluyoruz. Maddi hiçbir imkan yok. Kendi yaşlı, karısı kısır. Ama o biliyor ki Rabbi ol deyince olur. Ve "Rabbim bana katında temiz, tayyib bir zürriyet ver, hibe et. Sen duaları işitensin" diye yalvarıyor.
Hz. Zekeriyya, Meryem'in halini, doğru yol üzere bulunuşunu, Allah'ın kendisine hayır ve kerem ile nimet verdiğini görünce, Rabbine duâ edip yönelerek kendisine, Yakub'un neslinden temiz ve salih bir oğul nasib etmesini diledi.
Zekeriyya (as) Hz. Meryem'in yanında, kışın yaz meyveleri, yazın da kış meyveleri gördüğü için, yüreğine böyle bir dua isteği geldi. Onun yanında bu harikuladelikleri görünce, Allahu Teâlâ'nın kendisi için de böyle harikulade haller vermesini ve ihtiyar, kısır hanımından bir çocukla kendisini rızıklandırmasını istedi.
هُناَلِكَ kelimesi mekan içindir. Bazen zaman için de kullanılır.
Mekan manasında alınırsa "Meryem (as)'in yanında Zekeriyya (as)'nın oturmuş olduğu o mekanda, bu kerametleri müşahede etti.
Rabb'ine duâ etti..." demektir.
Zaman manasında alınırsa: "Bu vakitte Rabb'ine duâ etti.." demektir.
Aslında Zekeriyya Aleyhisselam, Hazret-i Meryem'in halinden önce de Allahu Teâlâ'nın duasına icabet edecek kudreti olduğunu biliyordu. Ancak bir şey insana ayan-beyan gözükünce, insanın o şeye rağbeti artar. Her ne kadar daha önceden onu bilse bile, o andaki dua isteği daha güçlü olur.
Örf ve âdette bir çocuğun olmasının, belli bazı sebepleri vardır. Zekeriyya (as), bu sebepler olmadığı halde bir çocuk isteyince, bunun manası: "Allah'ım, sebepleri ortadan kaldırmanı ve bu sebeplerden hiçbiri vasıta olmaksızın sırf kudretinle bu çocuğu yaratmanı senden niyaz ediyorum" şeklindedir.
"Zürriyet", nesil ve soy manasındadır. Müfredi, cemisi, müzekkeri, müennesi hep bu lafızla ifâde edilir. Âyette bu kelimeden murad, tek bir çocuktur.
"Zürriyet” kelimesi zahiren müennes olduğu için, "tayyibeten" kelimesi de müennes getirilmiştir. Müzekkerlik ve müenneslik bazen lafızdan, bazen mânadan kaynaklanır.
"Tayyib" pak, fiilleri ve ahlakı temiz olan, kendisinden ayıplanacak ve kötü görülecek herhangi bir şey meydana gelmeyen, güzel şahsiyetli, verimli, faydalı demektir.
Normalde Hz. Zekeriyya ile hanımının çocuk sahibi olmaları mümkün değildi; çünkü hem çok yaşlılardı, hem de karısı kısırdı. Çocuk sahibi olmaları, ancak mucizeye bağlıydı. Onun için Hz. Zekeriyya 'Senin tarafından مِنْ لدَنُْكَ ' ifadesini kullanmıştır.
İnsana düşen görev, çocuğunun, hanımının hidâyete ermesi için dua etmesidir. Hz. Zekeriyya "Bana katından temiz bir soy bahşet" diye dua ettiği gibi; "Rabbim, Sen onu razı olduklarından kıl" (Meryem, 6) diye de dua etmiştir.
Allahu Teâlâ ayet-i kerimelerde peygamberlerin aileleri için dua ettiklerini nakletmiştir. "Rabbimiz, bize eş ve çocuklarımızdan gözlerimizin aydınlığı olacak salih evlatlar ver..."(Furkan, 74)
Rasûlullah Hz. Enes'e şöyle dua etmiştir: "Allah'ım malını ve çocuklarını çoğalt ve bunları onun için mübarek kıl."
Yine Ebu Seleme'ye şöyle dua etmiştir: "Allah'ım, Ebu Seleme'ye mağfiret buyur. Onun hidâyete ermiş olanlar arasındaki derecesini yükselt ve onun soyundan geleceklere sen halef ol!"
"Muhakkak ki sen, duayı işitensin" buyruğundan murad, Allah'ın duâ edenin sesini duyması değildir. Bundan murad, Allah'ın duasına icabet etmesidir. Bu, namazda "Allah kendisine hamdedeni işitti" demek gibidir. Bununla Allah'ın hamdedenlerin hamdini kabul etmesi kastedilir. Çünkü duaya icabet etmeyen onu işitmemiş gibidir.
Bu âyet-i kerime çocuk sahibi olmayı istemenin lehine bir delildir. Böyle bir istekte bulunmak, rasûllerin ve sıddîklarin sünnetidir.
Müslim'in Sahih'inde Sa'd b. Ebi Vakkas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Osman dünyadan el etek çekmek istedi. Ancak Rasûlullah böyle birşey yapmayı ona yasakladı. Şayet izin vermiş olsaydı biz de kendimize aynı şeyi yapardık.
Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Nikah benim sünnetimdendir. Her kim sünnetim gereğince amel etmezse benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim. Her kimin imkânı müsaitse nikahlansın. İmkân bulamayan ise oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti keser. "
Hz. İbrahim de şu şekilde dua etmiştir: "Ve benden sonrakilerde de benim için güzel övgü (lisan-ı sıdk) bırak!" (Şuarâ, 84)
Hz. Peygamber, Ebu Talha'ya oğlu vefat ettiğinde geçirdikleri gece için şöyle dedi: "Allah geçirdiğiniz gecenizi mübarek kılsın." Daha sonra Ebu Talha 'O gece hanımım hamile kaldı' demiştir. Ensardan bir adam da şöyle dedi: Ben onun dokuz çocuğunu gördüm hepsi de Kur'ân'ı okuyup öğrenmişlerdi."
Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Her kim ölür de geriye iyi bir soy bırakırsa, Allah ona o kimselerin amellerinin ecrinin bir benzerini yazar ve onların ecirlerinden de hiçbir şey eksiltmez."
Allahu Teâlâ ruhları yarattığında onları saf halinde düzenledi:
1. safta; enbiya ve havasul evliyanın ruhları vardı. Bunlarla Allah (cc) arasında hicap yoktur.
2. safta; evliya ve havassul müminin ruhları vardı. Bunlarla birinci saf arasında perde vardır.
3. safta; müminlerin ruhları ve Müslümanların havaslarının ruhları vardı. Bunların da birinci, ikinci saf ile aralarında perde vardır.
4. safta; müslümanlık iddia eden münafıklar, kafirler ve müşriklerin ruhları vardı.
Hz. Zekeriya duasında 'Bana temiz bir zürriyyet ihsan et' derken 1. saftan, yani nebilerden, Âl-i Yakub'u istiyordu. Onun çocuk istemesi; tabiat kirlerinden mukaddes bir çocuk istemesidir.
✽ İşte orada, mekan söylendi zaman kastedildi.
✽ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ Rabbine dua etti, dedikten sonra ettiği duanın açıklanması ibhamdan sonra izah itnabıdır.
✽ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً sıfatın gelişi; tazim ve medih içindir.
✽ مِنْ لَدُنْكَ katından, lazım melzumu geniş rahmet hazinenden.
✽ Şüphesiz sen duaları işiticisin, lazım icabet edensin, melzumdur.