40- Zekeriyya: ‘Ey Rabbim bana ihtiyarlık çökmüş, karım da ihtiyar bir hatun iken benim nasıl oğlum olur?’ dedi. Allah (cc): ‘İşte öyle Allah (cc) dilediğini yapar!’ buyurdu.
Hz. Zekeriyya sevinç şaşkınlığı içinde Hz. Meryem gibi soruyor. Yine Allah (cc) dilediğini yapar diye cevap veriliyor. Bu bir peygamber için bir mucize. Allah olmazları oldurur, gücü her şeye yeter. O dilerse kayanın içinden deve çıkarır, parmaklardan, taşlardan su fışkırtır. asayı yılan yapar. Onun harikulade işleri saymakla bitmez. Biz kullara hazinelerden çok az ihtiyaca göre verilmiş. Ama her şeyin hazinesi onun elinde bütün kudret O'nun elinde. O; her şeyi bilen Kadir-i Zülcelaldir. Hz. Zekeriya'ya da mucizeyle mucize bir evlat vermiştir.
Hz. Zekeriya bu müjdeyi aldığında 92 yaşındaydı. Bu büyük nimete tazim için 'Nasıl çocuğum olur?' dedi. Yaşlılık ve kısırlık normal manilerdendir.
a) Melekler Zekeriyya'ya seslenip de, Ona Yahya (as)' yı müjdeleyince, Zekeriyya (as) şaşırdı ve Allah'a yöneldi.
b) Bu, meleklere karşı bir hitaptır. Buradaki “Rab” kelimesi, "mürebbî-terbiye eden" anlamına işarettir. Mahlûkun da bu kelimeyle nitelenmesi caizdir. "Falanca beni terbiye ediyor ve bana güzel davranıyor" denilir.
اَنّٰى "nereden, nasıl olacak?" manasındadır.
1- Zekeriyya (as) için çocuğun olmasının birkaç yolu vardı. Hz. Zekeriya bu yolların hangisi ile çocuğun verileceğini sordu. Allahu Teâlâ onu tekrar gençleştirecek, hem kendisi hem de hanımı bu durumları üzere mi çocuk sahibi olacak? Çocuk sahibi olabilecek hale mi döndürülecekler? Yoksa ileri yaşlarına rağmen mi onlara bu çocuğu verecektir.
2-) Bir şeyden ümidini kesen kimse, onun olmasını uzak ihtimal zanneder. Ama, bu maksadının meydana geldiğini görünce, sevincinin şiddetinden dolayı âdeta dehşete düşer, “kendisine çok büyük mallar bağışlayan bir kimseyi görüp, "Bu malları nasıl hibe ettin? Neden bunları hibe etmeyi istedin, nasıl olup da bu kadar mal hibe etmeye gönlün razı oldu!" diyen kimse gibi, "Bu nasıl oldu? Bu nereden vaki oldu?" der.
Zekeriyyâ (as) bunu uzak ihtimal zannettiği hâlde, Allahu Teâlâ'nın duasına icabet ettiğini görünce, neşesi ve sevinci artmış, böyle söylemiştir.
3- Melekler, Zekeriyyâ (as)'ı Yahya ile müjdelediklerinde o, kız tarafından mı, yoksa kendi sulbünden mi, o anki hanımından mı bu çocukla rızıklandırılacağını bilemedi. Bu ihtimalden dolayı o bu sözü zikretti.
4- Kul, bir şeyi çok arzu eder, onu efendisinden ister. Efendisi de, ona istediğini vereceğini vaad eder. İsteyen kişi bu vaadi duymaktan son derece memnun olur. Çoğu zaman, cevabı yeniden duymak için, isteğini tekrar eder. Cevabın tekrarından mutluluk duyar. Zekeriyyâ (as)'nın bu sözü tekrarlamasının sebebi bu lezzet için olabilir.
5- Hz. Zekeriyyâ 'nın duası, çocukla müjdelenmesinden altmış yıl önceydi. O, müjdeleme anında böyle bir istekte bulunduğunu unutmuştu. Hz. Zekeriyya çocukla müjdelendiği günde 92 veya 120, hanımı ise 98 yaşındaydı. İhtiyarlığında böyle bir müjdeyi duyunca, Allah'ın kudreti hakkındaki şüpheden dolayı değil, kendi durumundan ötürü bunu yadırgamış, pek uzak ihtimal zannetmişti.
O çocuğu kısır hanımından mı yoksa başkasından mı bağışlanacağını öğrenmek üzere soru sormuştur.
6- Hz. Zekeriya; bunu tevazusundan dolayı söylemiştir. 'Ben ve hanımım bu durumda iken, nasıl çocuk sahibi olmaya layık görülebilirim?'
Hz Zekeriya'nın; kendisi ihtiyarlamış, karısı da kısır olduğu halde çocuk istemesi, Allah'ın gücüne ne kadar inandığını ve çocuksuzluğun gönlünü incittiğini göstermektedir. Allah'ın kudreti konusundaki bu güçlü inanç ve çocuk sahibi olma arzusu, normalde imkansız olan birşey istemesine sebep olmuştur.
عَاقِرٌ kelimesi, aynı şekilde erkek ve kadın için kullanılan bir kelimedir. Doğum yapmamış, yapamamış kadın için "Âkir" denildiği gibi 'Ukâre' de denilir. Âkir, aynı zamanda üzerinde hiçbir bitkinin bitmediği büyük kum yığını anlamına gelir. Ukr, kendisiyle münasebet kurulan kadına mehir olarak verilen şeye de denilir. 'Ukr yumurtası' horoz yumurtası demektir. Çünkü horoz bütün ömrü boyunca tek bir yumurta yapar. Ateşin ukr'u ise ortası ve büyük bir bölümü demektir. Havuzun akr'ı ise su içmek üzere gelen develerin durdukları son noktadır.
Zekeriyya (as), bu uzak ihtimal sayma durumunu pekiştirmek için, kendi yaşlılığının yanı sıra hanımının da kısır olduğunu belirtmiştir.
Bu cümle, surenin sebeb-i nüzulünde zikredilen ehl-i kitaba da bir tarizdir. Şu manaya gelir: "İşte böyle... Ey Kitab ehli! Muhammed (sav)'in peygamberliğini şaşkınlıkla karşılamayın. Allah, dilediği işi yapar. Onun her işlediğinde mutlaka yüksek hikmetler vardır.
Ama bu hikmetleri bazan birçok insanlar farkedemez."
✽ "اَنّٰى يَكُونُ لٖي غُلَامٌ Benim çocuğum nerden olacak" sorusu hayrette mübalağa için tecahül-ü ariftir. İstifhamdan murad şükürden kinayedir.
✽ "يَكُونُ لٖي غُلَامٌ" İsnad-ı mecaziden mefule isnaddır. Bana nasıl çocuk vereceksin, yerine 'Çocuğum nasıl olacak?' buyruldu.
✽ "قَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ İhtiyarlık bana ulaştı" masdara isnaddır. Ben ihtiyarladım, yerine ihtiyarlık bana ulaştı, buyruldu.
✽ Kalptir. Faidesi, yaşlılığın kendisinde temekkününü izhardır. Sanki yaşlılık kendisini takip etmiş ve yetişmiştir.
✽ "كَذٰلِكَ اللّٰهُ يَفْعَلُ مَا يَشَٓاءُ Allah işte dilediğini böyle yapar" buyruğunda teşbih vardır. Müşebbeh, Allah'ın dilediğini yapması, müşebbeh-i bih Hz. Zekeriya'nın yaşlı ve kısırken çocuk sahibi olmasıdır. Vech-i şebesi; kudretine hiçbir engelin bulunmaması, adet ve sebeplerin kazasını perdelememesidir.
✽ Ayette, Zekeriya (as)’ın başkasıyla evlenmesi emredilmeyip, çocuğun kısır hanımından olacağına tariz vardır. Bu aynı zamanda Zekeriya (as)’ın hanımına ikramdır.