43- Ey Meryem, Rabbine muti ol, secdeye kapan, rüku edenlerle birlikte sen de rüku eyle.
"Ya Meryem bu pak temiz halinle Rabbine ibadet et, secde et. Rüku edenlerle beraber rüku et" emri ile Hz. Meryem tam bir kulluk makamına ulaşmıştı.
O ibadetini kendi makamında yapardı. Bu defa mescitte ibadet edenlerin yanına gidip rüku edenlerle rüku emrine uyup oraya gitmiş, orada Rabbinin kerametlerine mazhar olmuştu. Öte yandan Yahudi alimleri bu durumdan rahatsız olmuş, Hz. Meryemin imtihanlı günleri başlamış. Bu zorlu günler onu Rabbine daha çok yaklaştırmaktaydı.
İslam'ın aslı huşu ve inkıyaddır. Kunut, ibadet etmek ve huşu ile bağlanmak manasına gelir.
'Kunut' kelimesine 'susarak' manası da verilmiştir. Allah'ın heybeti karşısında başka hiçbir şeye iltifat etmemektir. Cabir (ra) kunut kelimesine, ayakta durmak manasını vermektedir. Kunut, devam etmek, sabretmek ve ayrılmamak manasına da gelir ki Allah'a itaat etmek ve O'nun hizmetinde bulunmaktır.
اُقْنُتٖي ibâdeti emir, اُسْجُدٖي وَرْكَعِى emirleri ise, uygun vakitlerde secde ve rükûyu emirdir. Yoksa bundan murad, hem secdeyi hem de rükûyu beraber yapıp, secdeyi rükûdan önce yapmak değildir.
Secde, rükudan önce zikredildi. Aralarındaki atıf vavı, tertibi değil, beraberlik ifâde eder.
Ancak bu önceliğin şu hikmetleri de vardır:
♦ Kulun, Allah'a en yakın olduğu zaman, secde ânıdır. Fazilet ve şerefinden ötürü önce zikredilmiştir.
♦ Secde, huzû mertebelerinin en yakınıdır.
♦ Tertibli bir şeyi anlatırken uygun olan, aşağıdan yukarıya doğru sırayı takip ederek anlatmaktır.
♦ Ya da 'Rükû et' emrinin, "rüku edenler - الرَّاكِعِينَ" kelimesine yakın olması için, secde kelimesinden önce zikredilmiştir.
'Secde et' emri, 'Namaz kıl' manasında da olabilir. Namazın en şerefli parçası secdedir. Bir şeyi en şerefli parçasının ismi ile adlandırmak, meşhur bir mecâzdır. "Secdelerin arkasından da O'nu tesbih et" (Kâf, 40) âyetinde de "secde" namaz manasındadır. Hadis-i Şerifte "Sizden biri mescide girdiği zaman iki secde yapsın, yani iki rekat namaz kılsın" buyrulmuştur. "Mescid" lafzı da, "sücûd-secde etme" masdarından bir isimdir. Ama mescid secde edilecek değil, namaz kılınacak yerdir.
‘Secde et ki Bana yaklaşasın, ruku et, enaniyetini kır ki Beni bulasın. Zira Ben, kalbi Benim için kırıkların yanındayım.’ (T. Necmiyye)
✽ ✽ ✽
Secde etmek kanserden koruyor...
Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan Ulusal Işın Teknolojisi Merkezi’nde yapılan bir araştırma, secdenin insanı kanserden koruduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmayla secdenin hamile kadınlar için de oldukça yararlı olduğu ve ceninin şekil bozukluğuna uğramasını engellediği, ayrıca birçok bedensel ve psikolojik hastalıklara iyi geldiği tespit edildi.
Işın Teknolojisi Merkezi Başkanı Biyoloji profesörü Muhammed Ziyaeddin Hamid, bu çağda insanların her yönden elektromanyetik dalgalara maruz kaldığını ve daha fazla ışın aldığını belirterek, vücutta biriken bu yükün mutlaka dışarı atılması gerektiğini bildirdi.
Araştırma sonucu vücutta biriken elektromanyetik yükün secde ile dışarı boşaltıldığının belirlendiğini dile getiren Mısırlı bilim adamı, bilimsel araştırmaların insan boyunun küçüldükçe elektromanyetik dalgalara uğrama oranının daha da azaldığını gösterdiğini söyledi.
✽ ✽ ✽
♦ Bu, ona cemaatla namaz kılmasını emirdir.
♦ Ya da bu rükûdan maksat tevâzûdur.
♦ Onların şeriatına göre, secde rükûdan önce olmuş da olabilir.
Önce kunut zikredildi, bu umumi taattır, içine secde, kıyam, zikir, dua gibi tüm ibadet çeşitleri girer. Sonra daha hususi olan secde zikredildi. Secde tek başına yapılan bir taattır, şükür secdesi, tilavet secdesi gibi. Sonra namaz içinde meşru oldu.
Secdenin ardından rüku zikredildi. Rüku ancak namazda meşrudur, tek olarak yapılmaz. Secdeden daha hususidir. Böylece ayet-i kerime umumdan hususa, husustan ehassa doğru bir tertiple getirildi.
Bu Kuran'ın üsluplarındandır. Kelam bazen umumdan hususa, bazen husustan umuma iki farklı yolu göstermek, bildirmek için böyle gelir.
Hz. Meryem, insanların içine karışmasa dahi, Beyt-i Makdis'in etrafında yaşayan kimselerle birlikte Beyt-i Makdis'te cemaat halinde namaz kılması emredilmiştir.
Melekler bu sözleri Hz. Meryem'e söyleyince o kalkıp namaz kılmaya başlamış ve ayakları şişip, kanayıncaya kadar namaz kılmıştır. Kıyamda o kadar çok dururdu ki, kuşlar onu cansız sanıp başına konardı.
Secde ve rükünun zikredilmesi; namaz rükünlerini yerine getirme konusunda mübalağa, icabına riayet ve secde ile rükunun faziletini, namazda asıl olduklarını bildirmek içindir.Hz. Meryem'e bahşedilen nimetler ve bunlara mukabil ondan istenen ibadetler, tüm kadınlara bir örnektir. Huşu içinde Allah'ın huzurunda ayakta durmak, secde ve rüku etmek, bütün müslüman kadınların yapması gereken ibadetlerdendir.
✽ ‘يَا مَرْيَمُ’ nidasının tekrar edilmesi durumuna taaccüp kastıyladır. İlk nida Hz. Meryem’in meleklerin çağrısını dinlemeye yönelmesi için, ikincisi ise durumunu tazim ve taccüp için kullanılmıştır.
✽ 'İtaat et'ten sonra 'Secde ve rüku et' emrinin gelmesi, umumdan sonra hususiyi zikirle itnabtır.
✽ اقْنُتٖي وَاسْجُدٖي وَارْكَعٖي fiilleri arasında, muvazene ve muraat-ı nazır vardır.
✽ اقْنُتٖي لِرَبِّكِ 'Rabbine itaat et' yani itaate devam et, anlamındadır. Kevn-i sabıktır.
Mefhum-u lakabı, Rabbinden başka kimseye itaat etme, demektir.
✽ 'Rüku edenler' sıfatlı kinayedir. Hz. Meryem'in bulunduğu mihrabtaki abidler kastedilmiştir.
Cüz-kül alakası ile rüku ve secde söylenmiş namaz kastedilmiştir.