Sureler

Göster

Âl-i İmrân Sûresi 47. Ayet

قَالَتْ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ لٖي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنٖي بَشَرٌؕ قَالَ كَذٰلِكِ اللّٰهُ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُؕ اِذَا قَضٰٓى اَمْراً فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

47- Meryem: ‘Rabbim bana bir erkek dokunmamışken; çocuğum nasıl olur?’ dedi. Allah: ‘İşte böyle Allah dilediğini yaratır. Bir şey yapmaya karar verince, ona ‘Ol’ der o da hemen olur’ buyurdu.

 

Hz. Meryem doğal olarak bu durumu taaccüple karşılayıp sordu ve Rabbinden teselli dolu cevabı aldı. Rabbi her şeye kadir, bir şeye hükmetti mi ol der olur. Nasıl Hz. Adem'i hem anasız, hem babasız halk etti, Hz. İsa'yı da babasız halk etme gücüne sahiptir. Kainat O'nun emrindedir. Bazı hükümleri sebebe bağlar, bazen de sebepleri aradan kaldırır. Nasıl ki Nuh tufanında yağmur meleğini aradan çıkardı, yerlerde, göklerde olan suları seferber edip yeryüzünü deniz haline getirdi. Hud kavmine rüzgar meleğini durdurdu, yani sebebi ortadan kaldırdı. Ağaçları yerinden sökecek derecede şiddetli rüzgar estirip helak etti. Böyle misaller sayıya gelmez kemiyetle zuhur etmiştir. Hz. İsa'nın doğuşu da bu harikulade hallerden bir tanesidir.
 

“Ya Rabbi, nasıl benim bir oğlum olabilir?” dedi.

Bu çocuğun olması, adete göre akıldan uzak olduğundan, Allahu Teâlâ'nın kudretinin büyüklüğüne taaccübünden dolayı sordu. Çünkü adetlerin hilafına meydana gelen hadiseler, beşeri hayret ve taaccübe yol açar. Babasız olarak bir çocuğun meydana gelmesi adet bakımından imkansızdır.
 

Allah dilediğini böyle yaratır.

Allahu Teâlâ eşyayı tedricen, mutad sebeplere bağlı olarak yaratmaya kadir olduğu gibi; herhangi bir sebeb ve maddeye ihtiyaç olmadan defaten (birden ansızın) yaratmaya da kadirdir.

Allahu Teâlâ Zekeriyya (as) dan bahsederken "İşte böyle... Allah dilediği işi yapar" buyurdu. Buradaysa "İşte böyle... Allah dilediğini yaratır' ifadesini getirdi. Bu da yaşlı karı kocadan çocuk dünyaya getirmenin, bir kadının babasız olarak çocuk doğurmasına benzemediğine işaret etmektedir. Yaratma ve ibda' (benzeri olmaksızın icad etme) kelimelerini Hz. Yahya için değil de İsa (as) için kullanmak daha uygundur.

Hazret-i Meryem odasındayken karşısına bir perde çekildi. Cebrail aleyhisselam beyaz elbiseli bir adam şeklinde beliriverdi. Hazreti Meryem ona:

"Eğer müttaki isen, senden Rahman'a sığınırım!" dedi.

Cebrail aleyhisselam Hazreti Meryem'in yakasından üfledi, nefesi Hazreti Meryem'in rahmine ulaştı ve hamile kaldı.

Hazreti Meryem'le birlikte Yusuf Neccar adında bir akrabası da vardı. Yusuf Hz. Meryem'e çok saygı duyuyor ancak bu olayı da çok büyük görüyor, asla anlam veremiyordu. Bu konuda Hazreti Meryem'le ilk konuşan kişi o oldu.

- İçime bir şüphe girdi, onu gizlemek istedim, fakat kendimi tutamıyorum.

Hazret-i Meryem, "Söyle!" dedi. Şöyle konuştular:

- Söyle bana; hiç ziraat tohumsuz biter, yeşerir mi?

- Evet!

- Hiç aslı ve kökü olmadan ağaç biter mi?

- Evet!

- Hiç erkeksiz kadın çocuğa hamile kalır mı?

- Evet!

- Bunlar nasıl olur?

Hazret-i Meryem açıkladı:

- Bilmiyor musun? Allahu Teâlâ ilk yarattığı gün ekin ve ağaçları tohumsuz olarak yarattı. Bu günkü tohumlar Allahu Teâlâ'nın tohumsuz olarak yarattığı ilk ekin ve ağaçlardan olma tohumlardır.

Bilmiyor musun? Allahu Teâlâ Adem Aleyhisselam ile Hazret-i Havva'yı kadınsız ve erkeksiz olarak yarattı.

Bu açıklamaları duyan Yusuf Neccar, Hazret i Meryem'in karnında bulunan çocuğun Allahu Teâlâ'nın ona ikram ettiği mübarek bir çocuk olduğunu anladı.

 

Belagat

 Hz. Meryem'in sorusu taaccüp içindir. Çünkü müjdelenen şey adetin hilafınadır.

 'Bana hiç bir beşer dokunmadı' zevciyetten kinayedir.

 Hz. Meryem'in Allahu Teâlâ'ya hitaben 'Bana hiçbir beşer dokunmadı' demesi, lazım-ı faide-i haberdir.

 كَذاَلِكَ iktidab. İktidab mütekellimin kelamında bir konudan bir başkasına intikal ederken ön kısımdan alakasız bir giriş yapmaktır.

 Cümle husustan umuma itnabtır.

 اِذاَ müzariye gelecekken kesinlik ve ezeliyet ifadesi için maziye geldi. Bir harf bu şekilde kendi yerinden başka bir yerde kullanıldığında istiare olur.

 اِنَّمَا da kasr-ı hakiki vardır.

 "كُنْ فَيَكُونُ O bir şeye hükmedince, ol der olur" cümlesinde, emir şeklinde gelen nakıs fiil, tam fiil manasındadır.

 'O bir şeye hükmedince, ol der olur' cümlesi, Allahu Teâlâ'nın yaratma kudretinin seriliğinden kinayedir.

 كُنْ فَيَكُونُ kelimeleri arasında, قَالَ - يَقُولُ - قَالَتْ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü'l aciz vardır.

 Allahu Teâlâ'nın Hz. Meryem'e hitaben 'Allah dilediğini böylece yaratır' buyurması, Hz. Meryem'in bildiği ve inandığı bir şeydi, lazımı faide-i haber olmuştur.