58- Bu hüküm ve vakaları ayetlerden ve hikmet dolu Kuran’dan sana okuyoruz.
Bu anlatılanlar Zikr-i Hakim'in bize anlattığı ibret dolu kıssalar, hem birileri tarafından çarpıtılan olayların içyüzünü ortaya çıkarıyor. Hem duyan, okuyan, dinleyen kimselere ders ve ibret oluyor.
Kuran-ı Kerim hükümleri genelde kıssalarla teyid eder ki vaaz ü nasihat olsun, isyan ve inatta olanları irşad edip bu tutumlarından vazgeçirsin, müttakilerin huşu ve inkıyadını artırsın. Nitekim 'Kıssaları anlat ki tefekkür etsinler' (Araf, 176) buyrulmuştur.
"Tilâvet" ve "Kasas" kelimeleri, "bir şeyin peşi sıra başka birşey söyleme" mânasına gelir. Allahu Teâlâ, okuma'yı zatına nisbet etmiş, meleğin vahiy getirip okumasını, kendi okuması gibi saymıştır. (Sebebe isnad) Bu da, vahiy meleğine büyük bir şereflendirme ve yüceltmedir.
Buradaki bir diğer incelik de şudur: Cebrail Aleyhisselam'ın Kur'an-ı Kerim'i Efendimiz'e okuması Allah'ın emriyledir, hiçbir değişiklik olmadan birebir aktarmıştır. Onun için okuma işi Allahu Teâlâ'ya isnad edildi.
1) Bundan murat, Kur'ân-ı Kerim'dir.
♦ الَْحَكِيمُ kelimesi, الَْحَاكِمُ 'hükmeden' mânasında ismi faildir. Kendisinden hükümler elde edilmesi anlamında Kur'ân, Hâkim 'dir. (Sebebe isnad)
♦ "Telifinde, nazmında ve ihtiva ettiği ilimlerin, hüküm çoklu-ğunda hikmet sahibi..." manasındadır.
♦ الْحَكٖيمِ kelimesi الْمُحْكَمُ 'muhkem, sağlam, hikmet yüklü, kendisine herhangi bir halel gelmesi yollarından korunmuş, muhafaza edilmiş' manasında ism-i mefuldür.
Hakîm sıfatı, Kur'an'ın, beşerî fikirlerden korunduğunu, ona beşer fikrinin karışmadığını gösterir.
'Zikir' ismi de, Kur'an'ın geçmişteki mucizeleri hatırlattığını ifade eder.
2) الْحَكٖيمِ peygamberlere indirilen bütün kitapların aktarılmış olduğu "Levh-i Mahfûz"dur. Cenâb-ı Hak, bu kıssaları Levh-i Mahfûz'da yazılmış olan şeylerden olmak üzere indirdiğini haber vermiştir.
Bu ayet, din alimlerinin din adına söylediklerinin Kur'an'a dayanması gerektiğine işaret etmektedir. Din alimleri, eğitimde, "din" ile "din kültürünü" birbirinden ayırmalıdır ki, ilahî mesaj insanlara yalın olarak ulaşabilsin.
Kur'an
Kuran’ın insanlara bildirdiği emirler ve tavsiye ettiği hikmetler, hakikatler pek çoktur. Kuran insanlara Allah’ın varlığını, birliğini, kutsiyetini, büyüklüğünü bildirir.
İnsanları ilme, tefekküre, düşünmeye davet eder. İnsanlara gaflet içinde kalmamalarını, Hakk’ın hikmetine, kudretinin eserlerine bakmalarını emreder.
Kuran, gönderilen peygamberlerin bir kısmına dair malumat verir. Onların yüksek vazifelerini, nasıl başardıklarını ve bu vazifeler uğrunda ne kadar fedakarlıkta bulunduklarını bildirir. Bütün insanların Hâtemü'l enbiya’ya tabi olmalarını emreder.
Geçmiş ümmetlere ait en ibretli hadiseleri, tarihi vakaları bildirir, insanları ibret almaya davet eder, günahkar kavimlerin korkunç akıbetlerini haber verir.
Kuran insanlara, düşmanlarına karşı daima kuvvetli bulunmalarını, her türlü müdafaa vasıtalarını hazırlamalarını ihtar eder. İcabı halinde cihat meydanlarına atılmalarını, yurtlarını, maddi ve manevi varlıklarını can ile mal ile korumaya gayret etmelerini emreder.
Kuran, medeni, içtima, hayatın intizamı için lazım gelen esasları, hükümleri bildirir, insanlardan bir takım haklara, vazifelere riayet etmelerini ister.
Kur'an, Hakk’ın emirlerini, nehiylerini kabul edip ona göre hareket eden iman sahipleri için dünya ve ahiret nimetlerini müjdeler, imansız vicdanlar için de hazırlanmış bulunan kötü akıbetleri, cehennem azabını hatırlatır.
✦ Resulullah hastalandığı zaman Muavvizâtı (ihlas, felak, nas) okuyup mübarek ellerine üfler ve eliyle bütün vücudunu sıvazlardı. Hadis-i Şerif
✦ Kim Allah (cc)’ın kitabından bir ayet dinlerse onun için kat kat sevap yazılır. Kim de Kuran’ı okursa onun için nur olur. Hadis-i Şerif
✦ Kuran’ı öğreniniz, onu çocuklarınıza da öğretiniz. Muhakkak siz Kuran’dan sual olunacaksınız ve ona göre amellerinizin karşılığını göreceksiniz. Aklı olana vaiz olarak Kuran yeter. Hadis-i Şerif
✦ Allah (cc) hürmetle, tecvitle Kur'an okuyanları, seherlerde istiğfar edenleri ve Allah’ı zikredenlerin sesini sever. Hadis-i Şerif
✦ Allah (cc), takva ile okunan Kur'an sesini sever. Hadis-i Şerif
✦ İhlas suresini bin defa okuyan nefsini Allah (cc)’tan satın almıştır. Hadis-i Şerif
✦ Her kim Kuran’ı kendi re’yi ile tefsir ederse cehennemdeki yerine hazırlansın. Hadis-i Şerif
✧ Kuran’ı kendi indî mütalaanıza yamamaya kalkmayın, zihin artıkları ile bulandırmayın.
✧ Kuran’dan her ayet, cennette bir derecedir.
✧ Kuran’ı hayatınızın eksenine yerleştirin. Allah (cc)’la tanışmak isteyen, nefsiyle tanışmak isteyen Kuran okusun.
✧ Kur'an ve hadis-i şerif ezberleyerek zihninizin hakkını veriniz.
✧ Beşeriyet alemi ne kadar yükselirse yükselsin hiçbir vakit Kuran’ın ulvi talimatından müstağni bulunamaz. Bu talimata muhalif şeyler ise haddi zatında yükselme değil, bir alçalmadır.
✧ Dünya ihtiyarladıkça Kuran gençleşiyor. Bediüzzaman
✽ ✽ ✽
Abdurrahman es-Sekafi'ye
‘Kuran- Kerim’i okuyan fakat manasını bilmeyen okuduğunun faydası var mıdır?’ diye soruldu.
Şöyle cevap verdi:
‘Bir hasta düşünün; kendisine bir ilaç verilirse fakat onun ilaç olduğunu bilmese ve içse bu ilacın faydası olur mu olmaz mı?’ ‘Elbette olur’ dediler.
‘İşte bu da onu gibidir. Hatta hasta olan bir kimseye Kuran-ı Kerim’in faydası ilacın faydasından daha çoktur.’
✽ ✽ ✽
Kur'an mucizesi
Bir şair veya yazar, bir hikayeyi veya hususi bir manayı bir daha ifade etmek istese ikinci sözü önceki kadar parlak ve değerli olmaz. Kuran’da peygamberlerin hayat hikayeleri, alemin başı ve sonu, Allah (cc)’ın sıfatları ve dini hükümler tekrarlandığı halde; ibareleri gereği kadar kısa veya uzun, çeşit çeşit üsluplarda, değişik kelimelerle, usanç ve bıkkınlık vermeyerek, bilakis karıştırıldıkça kokusu artan misk gibi çok hoş biçimlerde ele alınıp ifade edilmiştir.
Cidden insanı hayran bırakan taraf, Kuran’da anlatılan sahnelerin esasta bir olmalarına rağmen, ne kadar çok anlatılırsa anlatılsın, hiç tekrar meydana getirmemesidir. Aksine her seferinde, külliyet veya cüziyatında muhakkak öncekinden farklıdır. Bu da tıpkı hiçbiri diğerine benzemeyen, birbirinden çehresiyle, seyir ve hareketiyle bir başkalık gösteren milyarlarca insan yaratmak gibi büyük bir mucizedir.
Kur'ân-ı Kerîm;
♦ Duygudan ziyade akla hitap eder.
♦ İnsan hayatının her bölümüyle ilgilenip ruhla beden arasında denge sağlar.
♦ İnsanı yeme, içme, uyuma ve benzeri basit şeylerin dar çerçe-vesinden çekip alır; daha yüce amaçlar için yaratıldığını öğretir.
♦ Bir sanat varsa mutlaka bir sanatkâr; bir plân varsa mutlaka bir plânlayıcı var, diyerek insanı nefs bataklığından alıp kâinat düzeniyle karşı karşıya getirir.
♦ İnsan ruhundaki safiyet ve yüceliğe, beden sağlığına, sinir sis-temine; bedene ve ruha zararlı her şeyi yasaklar; yararlıyı mubah sayar.
♦ Hayatın hareketten ve hareketin ciddi mücadeleden ibaret oldu-ğunu, fakat bunun ilimden ışık almasının, ilmin de dinden, imândan güç almasının lüzumunu açıklar.
♦ Günlük ibâdetle ruha ve bedene canlılık kazandırır; sinir siste-mini düzeltir; kafayı dinlendirir.
♦ Ferdin dimağına ve kalbine her dem sosyal yapının bir parçası olduğunu işler.
♦ Bilimsel verilere kapı açarak insanı ciddi araştırmaya sevk eder.
♦ Tek kelimeyle, insanca yaşamanın yol ve yöntemini hayat kanunlarına uygun biçimde düzenler.
Kuran-ı Kerim’e Hürmet
Mushafı her kitabın üstünde bulundurmalıdır. Üzerine başka hiçbir şey koymamalıdır. Kuran-ı Kerim okunurken sessizce ve hürmetle dinlemelidir. Mushaf yapraklarını, satırlarını, kelimelerini ve bütün mübârek isim ve yazıları, hakir ve aşağı yerlerde görünce hemen kaldırmalıdır.
Kuran-ı Kerim ve diğer din kitaplarına karşı ayak uzatmak mekruhtur. Yüksekte olursa mekruh olmaz. Mushafı, okumayı bilmeyenin hayır ve bereket için evinde bulundurması sevaptır. Kuran-ı Kerim’i okumak sünnet, dinlemek ise farz-ı kifayedir. İş görenlerin arasında ve camide yanında yüksek sesle Kuran-ı Kerim okumaya başlamak günah olur.
Mushafı abdestli olarak almalı ve okumalı, sağ el ile tutmalı, dizden aşağı koymamalı, bitirince açık bırakmamalı, başka bir iş yaparken kapayıp, yüksek bir yere koymalı, okurken konuşmamalı konuşulursa tekrar euzu okuyarak başlamalıdır. Mushafı ve Kuran-ı Kerim bulunan bandı, teybi de ayağa kalkarak almalıdır. Onları da yüksekte muhafaza etmelidir.
✦ Kuran'a saygı gösteren Allah’a saygı göstermiş olur. Hadîs-i Şerîf
✦ Kuran'ı iyi okuyan için cennette köşkler yapılır.
✦ Kur'an, kendine sarılanların koruyucusu, kendine uyanların kurtarıcısıdır. Kuran’a uyan doğru yoldan şaşmaz ki kınansın, eğrilmez ki doğrulsun. Hadîs-i Şerîf
✦ Kur'an yeryüzüne uzatılmış ilâhi bir urgandır; bir ucu Allah’ın, diğer ucu da sizin elinizdedir. Ona tutunanlar doğru yolu bulur, helâk olmaktan kurtulur, ona tutunmayanlar ise doğru yoldan uzaklaşır. Hadîs-i Şerîf
✦ Kişi Allah rızası için Kur’an okuduğu zaman melekler o kimsenin alnından öper. Hadis-i Şerif
✦ Kuran’ı en güzel okuyan o kimsedir ki okuduğunu duyduğu zaman Allah’tan korktuğunu simasında müşahede edersin. Hadis-i Şerif
✦ Nice Kur’an okuyan vardır ki, Kur’an ona lânet eder. Hadis-i Şerif
✧ Akıl Kuran'ın irşadı altında oldukça kıymetlidir. Yoksa ateş böceğinin başındaki ışık gibi olur. Başında bir ışık parlıyor fakat önünü bile aydınlatamıyor.
✧ Kur’an kimlere lânet eder?
1- Allah rızâsı için okumayanlara.
2- Teganni ederek (yanlış uzatmalar yaparak) okuyanlara.
3- Gösteriş ve para için okuyanlara.
4- Hükmüyle amel etmeyenlere.
5- Kötü kelimeler konuşanlara.
6- Kur’an’ı unutanlara.
✦ Her kim, Kur’an’ı öğrenir ve özürsüz olarak unutursa, unutmuş olduğu her âyet başına derecesi indirilir. Ayrıca Kur’an onu eli kesik ve dâvâcısı olarak yakasına yapışmış olduğu halde huzur-u ilâhiye çıkar. Hadis-i Şerif
✦ Hangi evde Kur’ân-ı Kerim okunursa, orada bolluk, bereket çoğalır, şeytanlar uzaklaşır ve melekler oraya hücum eder. Hangi evde Kur’an okunmazsa, o evde darlık, sıkıntı, huzursuzluk baş gösterir. Rahmet melekleri oradan uzaklaşır ve şeytanlar orayı istilâ ederler. Hadis-i Şerif
✦ Kur’an’ı okuyan ve ezberleyenlere hürmet edin. Onlara hürmet eden, bana hürmet etmiş olur. Hadis-i Şerif
✦ Kur’ân-ı Kerim kıyâmet günü gelecek ve Allâhu Teâlâ’ya: ‘Allah’ım! Kur’an okuyana şeref elbisesi giydir!’ diyecek, hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur’an: ‘Rabbim! Ona şeref tacı giydir’ diye niyaz edecek; o kimseye şeref tâcı giydirilecek. Sonunda Kur’ân-ı Kerim: ‘Yâ Rabbi! O kulundan râzı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün birşey yoktur’ diyecek, Kur’an okuyan kimse mânevi mertebelerin en yükseğine ulaşacak. Hadis-i Şerif
✦ Kim geceleyin hizbini veya hizbinin bir kısmı okumadan uyursa bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (mutad vaktinde) okumuş gibi aynı sevaba nail olur. Hadis-i Şerif
✦ Kur’an ehli (yani onu okuyan, onunla amel eden) cennete girdiği vakit, kendisine: “Oku ve yüksel!” denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bir derece verilir. Böylece o bildiği ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alır). Hadis-i Şerif
✦ Kim Kur'an öğrenir, öğretir ve anlarsa ben onun cennete sevk edici bir delili olurum. Hadis-i Şerif
✦ Şu Kuran’ı muhafazaya itina gösterin. Muhammed’in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun Kur’an-ı Kerimin (hafızalardan) kaçması, develerin bağlarından boşanıp kaçmasından daha kolaydır. Hadis-i Şerif
✧ Yağmur yeryüzünün baharı, bereketi olduğu gibi, Ku’ran da kalplerin bahar ve bereketidir. Malik b. İyaz
✧ Kur’an’ı ezberden okuyan bin sevaba, yüzünden okuyan iki bin sevaba kavuşur.
✧ Taharet-i kamiliye ulaşamamış kimse Kuran’ın hakikatine muttali olamaz.
✧ Kur’an irşadı altında bir istikamet bin kerametten daha üstündür.
✧ Benim için en kötü ve uğursuz gün, hiç Kur'an okumadığım gündür. Hz. Osman
Kur’an-ı Kerim, bu alemle yaratıcısı arasındaki ilişki ve bu alemdeki uyum konusunda zaman zaman evrenin bazı gerçeklerini anlatır. Kur’an-ı Kerim’in anlattığı bu gerçekleri insan aklının varsayımlarına, teorilerine ve “bilimsel gerçekler” denen bulgulara bağlamak doğru değildir.
Kuran’ın anlattığı gerçekler nihaî, kesin ve mutlak gerçeklerdir. Oysa bilimsel araştırmaların bulguları, nihaî ve kesin olmayan gerçeklerdir. Bu gerçekler, araştırmacının yaptığı deneyler, bu deneylerin yapıldığı ortamın şartları ve deneyde kullanılan araçların imkânları ile sınırlıdır. İnsan bilgisinin elde edebildiği bütün bilgi birikimi Kur’ani hakikatlerin çok az bir kısmını oluşturmaktadır.
Kur’an, şartlar ne olursa olsun, hiçbir zaman bu tür bir cevabın alanı değildir. Çünkü Kur’an, bu tür ayrıntılı bilgilerden çok daha önemli bir görevi yerine getirmek için gelmiştir. Kur’an-ı Kerim bir astronomi, bir kimya ya da bir tıp bilimi kitabı olsun diye gelmiş değildir.
Onun ilgi ve bilgi alanı insan psikolojisi ve insan hayatıdır. Kur’an-ı Kerim’in görevi; varlık alemi ve bu alemle yaratıcısı arasındaki ilişki, insanın bu alemdeki konumu hakkında genel bir düşünce oluşturmak; bu düşünceye dayanan bir hayat düzeni kurmaktır. Kur’an-ı Kerim sapmalar ve yozlaşmalar karşısında insan fıtratını korur, içinde yaşayacağı düzenin sağlıklı olmasını sağlar, böylece yüce Allah’ın bağışladığı yetenekleri serbestçe kullanmasını mümkün hale getirir. Ona evrenin mahiyeti, yaratıcısı ile ilişkisi, mahiyeti hakkında genel bir düşünce verir. Ardından ayrıntıları anlamak ve bunlardan yararlanmak üzere yapacağı çalışmalarla kendisini başbaşa bırakır, ona tafsilâtlı bilgi vermez.
Kurulan bu hayat doğrultusunda gelişme imkanı bulan insan aklı, bilimsel araştırmalara, deneylere ve uygulamalara girişmek üzere serbest bırakılır. Akıl da bu yollardan giderek ulaşabileceği sonuçlara ulaşır. Çünkü insanın yeryüzündeki halifeliğinin temeli budur, bu fıtratta yaratılmıştır. Fakat ulaştığı bu sonuçlar ne nihaî ne de mutlak sonuç olmayacaktır.
✽ ذٰلِكَ نَتْلُوهُ 'İşte sana bunu okuyoruz' cümlesinde iktidab sanatı vardır.
✽ نَتْلُو 'Okuyoruz' fiilinin müzari gelmesi, istimrar-ı teceddüdi içindir. Allahu Teâlâ ayetleri o gün Efendimiz'e okuyordu, halen de ümmetine okumaya devam etmektedir. Çünkü ikinci şahıs zamiri 'Sen' umum ifade eder. Efendimiz'e (sav) hususi olmayan hitaplarda, okuyan herkesi muhatap alır.
✽ الذِّكْرِ الْحَكٖيمِ Zikr-i hakim'in الْاٰيَاتِ Ayetler'den sonra zikredilmesi, tecriddir. Tekit bildirir. ال 'lı gelmesi, ahdi harici ve istiğrak-ı hakikidir. Hikmetin ve zikrin tamamı Kur'an-ı Kerim'dedir.
✽ Kur'an için 'Zikr-i Hakim' buyrulması sıfatlı kinayedir. Sıfatın gayesi; mevsufu övmek ve tekit içindir.
✽ 'Zikr-i Hakim' isnad-ı mecaziden masdara isnaddır. 'Hikmet' vasfı zikre verilmiş. Mecaz-ı mürselden müsebbep zikredilmiş, sebep kastedilmiştir. Asıl 'Hakim' zikrin sahibi olan Allahu Teâlâ'dır.