Sureler

Göster

Âl-i İmrân Sûresi 60. Ayet

اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَرٖينَ

60- Hak Rabbindendir, sakın şüphe edenlerden olma!

 

Hitabı habibine döndürerek müthiş bir tariz yapıyor. Bu olay Rabbinden haktır, sakın şüphe edenlerden olma! Efendimiz yakinin zirvesinde olduğu halde 'Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla' üslubunda bize ve tüm insanlığa şüpheci olmamayı emrediyor.

Şüphe insanın hızını keser, kuşkulandırır. Zihnini, kalbini rahatsız eder. Şüphe aradaki sevgiyi, saygıyı, iletişimi, dostluğu keser. Kalbin safiyetini, şefkatini, merhametini bir kurt gibi kemire kemire yok eder. Şeytanın kalbe en büyük giriş kapısıdır. Şüphe üzüntülerin, gam ve kederlerin menbaıdır. Bunalımın, huzursuzluğun en büyüksebebidir. Delilikten istiare-i mekniyedir.
 

اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ   Rabbinden haktır. 

'Sana anlattığımız Hz. İsa ve annesinin haberleri, Rabbindendir, gerçek ve doğrudur. Hıristiyanların "İsa Allah'ın oğludur, Meryem bir ilah doğurdu" ve benzeri sözleri asla doğru değildir."
 

فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَرٖينَ       Sakın şüphe edenlerden olma

الْإِمْتِرَاءُ şüphe etmek, demektir. İftial babından ism-i faildir. Arapların koyunu ve deveyi sağdığında söylediği مَرَيْتُ النَّاقَةَ وَالشَّاةَ "Deveyi ve koyunu sağdım" ifâdesinden alınmıştır. Şüphe eden kimse, şüphesi sebebiyle, süt sağılırken hızlandığı gibi, bir mücadeleyi hızlandırır, mücadeleye sebebiyyet verir.

Hitabın Efendimiz'e olması teşvik ve heyecanlandırmak yoluyla ziyade tesbit içindir. Çünkü bir şeyden nehyetmek, nehyedilen kimseden o nehyedilen fiilin sudurunun tasavvurunu gerektirir.

Oysa Efendimiz kendisine indirilenin sıhhatinda asla şek ve şüphe etmezdi. Bunun manası: Sen yakinine devam et! Üzerinde olduğun kalbi mutmainlikte sebat et. Bunda şekten ve şüpheden münezzeh ol!

Efendimizin ismet sıfatına sahip olması, (günahtan korunmuş, masum olması) mihneti ve nehyedilmeyi kaldırmaz.

35. ayet ile bu 60. ayet arasında ele alınan meseleler, insanların şüphesini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Allahu Teâlâ önce hakikati öğretti, sonra da şüphe etmemeyi emretti. Gerçeğin öğretilmediği yerde şüphe olacaktır.
 

Şüphe

✦ Şüpheli şeylerden kaçınarak Allah’a kavuşana Allah (cc) bütün Müslümanların sevabı kadar mükafat verir. Hadis-i Şerif

✧ Şüphe, amelde gevşekliğe sebep olur. Duyguların değil, zekanın bir kusurudur.

✧ Kalbin hastalığı şüpheler ve şehvetlerdir. Bunlar tefekküre, zevk almaya, anlayışa mani olur.

✧ Şeytanın en kuvvetli aldatma metodu şüphe bırakmaktır. Şüphe güvensizlikten, bilgisizlikten ve vesveseden kaynaklanır. Şüphe ekseriyetle faydasız bir ızdıraptır.

✧ Bilgi kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.

 

Belagat

 'اَلْحَقُّ Hak' müsnedin ileyhinin ال ile marife gelmesi, marifeyi marife ile tarif, tahsis içindir. Yani hak, sadece Rabbinden geliyorsa haktır, başka türlüsü mümkün değildir.
Mefhum-u lakabı ile; Rabbinden olmayan bir şey, batıldır.

 'Benden' buyurmayıp ''مِنْ رَبِّكَ Rabbinden' buyurması tecriddir.

 'مِنْ رَبِّكَ Rabbin' derken, tağlib. Allahu Teâlâ sadece Efendimizin değil, alemlerin Rabbidir.

 'Sakın şüphe edenlerden olma' hitabı Efendimiz'e yöneltilmişse de o zaten şüphe etmez, ümmetine bir tarizdir.

 Hak ve şüphe arasında tibaka mülhaktan ihamı tezat vardır.

 ' لَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَرٖينَ Sakın şüphe edenlerden olma' nehyi burda irşad ve tehdit bildirir.
Delalet-i tazammuniyesi şöyledir: Şüphe etme, şüphe edenlerle aynı ortamlarda bulunma, şüpheye düşürecek yayınlardan, toplantı ve konuşmalardan uzak dur.

 'Sakın şüphe edenlerden olma' mefhum-u muhalefeti ile şunu bildirir: İmanda yakin sahibi ol, delillerle hakiki imana ermeye çalış.

 'Şüphe edenlerden olma' nehyini önündeki cümle destekliyor: Çünkü hak Rabbindendir. Dal biddelalesi ile, Rabbinden olmayan şeylerde şüphe et, onları çok tahkik et, hemen güvenme demektir.

 Dal bil işaresi ile de şunu bildirir: Bir şüphe varsa, onda batıllık vardır. İçinde şüphe ve tereddüt kırıntıları bulduğumuz bir husus, Rabbimizden uzak, şaibeli bir iş demektir.