67- İbrâhim ne Yahudi ne de Hıristiyandı. Bir tek Allah (cc)’a inanan gerçek bir Müslümandı; müşriklerden değildi.
Hz. İbrahim'in müslümanlığından maksat, usûl (itikad) bakımından İslâm dini üzere olması olabilir. Yani Hz. İbrahim itikad bakımından yahudi ve hristiyanların inançlarına muhalif, İslam inancına sahiptir.
Hz. İbrahim'in müslümanlığı, furû (ahkâm) bakımından İslâm dinini tatbik etmesi de olabilir. Çünkü Allahu Teâlâ o ahkâmı, Hz. Musa'nın şeriatıyla neshetti. Sonra Hz. Muhammed zamanında da, Hz. Musa'nın şeriatı neshedildi. Hz. Muhammed'in şeriatının çoğu, Hz. İbrahim'in şeriatına uygun olup, çok az farklılıklar vardı.
Tevhid inancına zarar veren ameller
1- Sihir: Cinlerle küfre düşmeye karşılık işbirliği içinde bulunan kimselerin kalp ve bedende hastalık, ölüm gibi fiziksel etkiler meydana getirebilen, eşlerin arasını açan, bâzı muska, üfürük, tılsım vs.’yle yaptığı bir fiildir. Bu amel küfürdür, bu işle uğraşan da kâfirdir. (Bakara suresi, 102)
Sihri çözmek, sihre maruz kalan kimseyi Allah’ın izniyle kurtarmak iki yolla mümkündür. Eğer sihir, yine sihirle çözülürse; bu küçük küfürdür. Kur’ân ve Sünnet’te sabit olan duâları okuyarak (rukye ile) çözülürse, bu câizdir.
2- Kâhinlik: Medyumluk da denilen kehânet, geleceği bildirme iddiasıdır. Kâhin veya medyum, Allah’dan başka kimsenin bilemeyeceği gaybî durumları, geleceği bildiğini iddia eder. Bu iddia küfürdür, onun sözlerini doğrulayan da küfre düşer.
3- Falcılık ve astroloji: Yıldız ve burçları, yeryüzünde meydana gelen olaylarda etkili kabul etmek şirktir. Sahibini İslâm’dan çıkarır. Yıldızların yaratılma gayesi; gökyüzünü süslemek, yolcuların yollarını belirlemesi ve ‘Mele-i A’la’yı dinlemeye kalkan şeytanların taşlanmasıdır.
Ancak yıldız hareketlerinin dünya olaylarıyla karşılaştırması yapılarak benzerlikler bulunmaya gidilirse bu, tevhidin kemâline aykırı olmakla birlikte sahibini küfre götürmeyen küçük şirk olur.
4- Nazarlıklar, muskalar: Kur’an’dan olmayan, mavi boncuk gibi taşların nisbi veya külli etkisine inanan şirke düşer. Bunların koruduğuna veya bir musibetten kurtardığına inanmaktan sakınmalıdır.
Böyle şeylerin hayır ve şerre neden olduğuna inanan büyük şirke, bu yalnız bir şüpheden ibaretse küçük şirke düşmüş olur.
Menfaatleri ve mazarratları yaratan, ancak Allah’dır. Bütün vukuat sebeplerle meydana geliyorsa da, sebepler yoğu var etmez. İnsanın menfaat ve mazarratında hâkim ve rakipsiz müessir ancak O’dur.
Kur’ân veya Sünnette yer alan; cin ibtilâsı ve hastalar için okunan zikir ve duâlar bu kapsama girmez. Buna rukye denir.
Hz. İsa'nın ilâh olduğunu söyleyen Hıristiyanların, teşbih inancında olan yahudilerin müşrik olduklarına bir tarizdir.
Bir kişiyi tanıtırken veya bir konuyu anlatırken, ne olmadığını söyleyerek onu anlatmak en uygun yoldur. Öncelikle o kişi veya konuyu olumsuzluklardan soyutlamak, sonra da olumlu özelliklerini sıralamak gerekir.
Diğer taraftan şuna da işaret edilmektedir: Önemli olan Allah'ın birliğine inanmak, O'na bütün benliğiyle teslim olmak ve müşrik olmamaktır. Yahudilik ve Hristiyanlık'ın arkasına sığınıp şirk koşma hatasına düşmemektir.
Te'vilâtı'n Necmiyye'den
Allah (cc), ehli şirk oldukları için iki milletten de Hz. İbrahim’i tenzih edip, Hanif ve Müslim diye isimlendirdi. Hanif; Allah (cc)’ın rızasına teslim olarak masivadan yüz çeviren demektir.
Haset, insanın cibilliyetine temerküz etmiş olmakla beraber ilimle uğraşanlara, özellikle ilmi sefihlerle tartışmak, alimlere karşı üstünlük sağlamak için mal toplamaya vesile kılmak, mevki elde etmek, dünya erbabı indinde kabul görmek amacında olan alimlere tahsis edilmiştir.
Allah (cc)’ın kendisine hikmet verdiği onu neşr edip halka faydalı olan her alim de haset edilir.
Yahudi alimlerinin Efendimiz’e hasetleri bu kabildendi. Bu yüzden nebiyi inkar ve kendi saltanatlarını sürdürmek gayesi ile yapmadıkları hile, desise, kötülük kalmadı.
✽ 'İbrahim ne Yahudi, ne Hıristiyan, hanif müslümandı, müşriklerden de değildi' cümlesi, lazım-ı faide-i haberdir. Muktezay-ı zahirin hilafına inkar edeni etmeyen yerine tenzil ederek, tekitsiz gelmiştir.
✽ 'İbrahim ne Yahudi, ne Hıristiyan değildi' dedikten sonra zaten hanif olduğu anlaşılacağı halde 'O hanif idi' buyrulmuş, tetmin ile itnabtır.
✽ 'Hanifen müslimen' şeklinde sıfatlı gelmesi; tekit ve tazim bildirir.
✽ 'Hanif' kelimesi ile, 'Müşrik' kelimesi arasında tibak-ı icab vardır.
✽ 'Müşriklerden değildi' cümlesi, Yahudi ve Hıristiyanların müşrik olduklarına tarizdir.